Anne

Annelik bu dünyadaki sıfatların en özelidir. Annelik, içinizde büyük heyecanlarla başlayan yolculuğun en güzel hediyeyle sonuçlanmasıdır. Kelimelerle anlatılamayan candan öte duygular barındıran, hayatınız boyunca emekli olmak istemeyeceğiniz dünyanın en özel mesleğidir annelik.
Annelik, içinde birçok duygu ve sorumluluk barındırır. Kendinizi bir anda, hayatınız boyunca düşünmediğiniz şeyleri düşünürken bulursunuz; bebeğinizin her anını gözlemleme isteği, uykusu, uyanışı, gülüşü, hüznü, ilk adımları… Liste böyle uzayıp gider. Zaman zaman kendinize ve sevdiklerinize yeterince vakit ayıramamaktan şikâyet etseniz de kendinizi, bebeğinizin huzurlu ve mutlu bir bakışı için her şeyden vazgeçebilecek gibi hissedersiniz. Çünkü artık üzerinizde, yalnızca kendi sorumluluğunuz değil, dünyanın en sevimli ve masum canlısının da sorumluluğu vardır. Peki, bu mükemmel duygunun Tanrı’nın biz kadınlar için bir hediyesi olduğunu biliyor musunuz?
Kutsal kitap bunu şöyle dile getirir, “Çocuklar RAB’bin verdiği bir armağandır, Rahmin ürünü bir ödüldür.” (MEZMURLAR 127:3)
Evet, annelik Tanrı’nın tasarladığı harika bir ödüldür. Bir kadına verilebilecek en önemli, en değerli sıfatlardan biridir. Anneliği, Tanrı’nın kendisi vermiştir. Böylece Tanrı toplumdan dışlanan kadın portresinin aksine kadına ne kadar büyük bir değer ve sevgi duyduğunu da bununla gözler önüne sermiştir.
Bir anne olarak duygularınızı en iyi anlayabilecek kişi Tanrı’dır. Çünkü Tanrı da bir anne gibi bizleri fedakâr ve karşılıksız bir sevgiyle sever. Tanrı insanlığa olan bu derin sevgisini Kutsal Kitapta açıklarken de anne ve emzikteki çocuğu örneğini kullanmıştır.
“Ama RAB, ‘Kadın emzikteki çocuğunu unutabilir mi?’ diyor, ‘Rahminden çıkan çocuktan sevecenliği esirger mi? Kadın unutabilir, Ama ben seni asla unutmam.’” (YEŞAYA 49:15)
Annenin çocuğuyla olan o derin bağının ne kadar üstün bir bağ olduğunu biliyordu Tanrı ve “ben bundan da daha derin bağlarla bağlıyım, seni asla unutmam” diye sesleniyor bizlere. Tanrı da bir annenin çocuğuna duyduğu sevgi gibi bizi derin bağlarla sever. Bize olan derin sevgisini şu sözlerle açıklar
“Ona uzaktan görünüp şöyle dedim: Seni sonsuz bir sevgiyle sevdim, bu nedenle sevecenlikle seni kendime çektim.” (YEREMYA 31:3)
Bir annenin çocuğuna verdiği karşılıksız sevgi ve sevecenliği Tanrı da bizlere gösterir ve çocuklarına özlem duyan bir anne gibi Tanrı da bizleri özler. İşte anne olmak bu kadar derin duygular barındırır içinde.
Anne olmak aynı zamanda fedakârlıkların da en büyüğünü içerir, sizi mutlu eden şeyler bile artık çocuğunuzun mutlu olduğu şeylerle yer değiştirir. Annelik bazen, üzülmek pahasına bile onun hayatının yolunda ve mutlu olması için kararlar vermek demektir. Tanrı da bir anne gibi kendi mutluluğundan vazgeçerek bizim mutluluğumuz için büyük fedakârlıklar yaptı. Bizim mutluluğumuz ve geleceğimiz için yüceliğini bir kenara bırakıp bizim için insan bedeni alarak bu dünyaya geldi ve çarmıh üzerinde bizim hak ettiğimiz o dayanılmaz acıları kendi bedeninde taşıdı. Bir anneyi çocuğu için fedakârlıklara yönlendiren nasıl sevgiyse, Tanrı’yı da bu fedakârlığı yapmaya yönlendiren bize olan sevgisi oldu
“Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.” (ROMALILAR 5:8)
Yeryüzüne gelmiş en bilge kişi olarak tanımlanan Süleyman da ona bir bebeğin gerçek annesini bulmakla ilgili sorulduğunda çocuğunun yaşamı için kendi mutluluğundan vazgeçen kişinin gerçek anne olduğunu bilerek onları sınamış ve çocuğun annesini bulmuştur.
İki kadın ellerinde bir çocukla gelip ikisi de çocuğun kendilerinin olduğunu söyleyince Kral Süleyman çocuğun annesini anlamak için bir kılıç istedi ve çocuğun ikiye bölünüp yarısının bir kadına yarısının diğer kadına verilmesini istedi. Yüreği oğlunun acısıyla sızlayan çocuğun gerçek annesi, aman çocuğu öldürmeyin ona verin dedi. Diğer kadınsa çocuk ne benim olsun ne senin onu ikiye bölsünler dedi. Kral Süleyman böylelikle çocuğun annesinin birinci kadın olduğuna karar verip çocuğu ona verdi (bkz. Kutsal Kitap 1. Krallar 3:16-27).
Çünkü Kral Süleyman bilgeliğinden ötürü, anneliğin çocuğunun mutluluğu ve yaşamı pahasına, kendi mutluluğu ve haklarından vazgeçmek olduğunu biliyordu. Hangi anne çocuğunun ölümünü görmek ister ki ya da hangi anne kendi çıkarları için, haklı olmak pahasına çocuğundan vazgeçer? Sağlıklı düşünen hiçbir anne bunu yapamaz. İşte bu kadar derin bilgeliğin içine gizlenmiş bir armağandır annelik.
Aynı zamanda bir annenin hayali çocuklarının ve eşinin mutluluğudur. Anne olarak hayatınızda şu an bu hayali yaşayamıyor olabilirsiniz, emekleriniz boşa gidiyor, kimse sizi görmüyor, karanlıkta kalmış gibi hissediyor olabilirsiniz ama tam da şu an o karanlığın içinden size seslenen, sizi takdir eden, sizi gören biri var, o da Tanrı’dır.
Size annelik armağanını veren, dünyada işler yolunda gitmese de bizden vazgeçmeyip hep aynı sevgiyle seven ve seni asla unutmam diye seslenen Tanrı’nın sesine kulaklarınızı kabartın. Mutlu olmak için, takdir edilmek için izlediğiniz bütün yöntemleri bir kenara koyun, anne olarak hep hayalini kurduğunuz o mutlu yaşamın tek bir sırrı olduğunu söylüyor Tanrı. Kutsal kitapta Süleyman’ın Özdeyişleri 31. bölümde hep hayalini kurduğunuz o yaşamı yaşayan bir kadından bahsediyor “Erdemli Kadın” ve bunun sırrını şöyle açıklıyor.
“Çocukları önünde ayağa kalkıp onu kutlar, Kocası onu över. “Soylu işler yapan çok kadın var, Ama sen hepsinden üstünsün” der. Çekicilik aldatıcı, güzellik boştur; Ama RAB’be saygılı kadın övülmeye layıktır.” (SÜLEYMAN’IN ÖZDEYİŞLERİ 31:28-30)
Evet, anne olarak aradığınız mutlu yaşamın tek bir kaynağı var, o da size annelik armağanını veren Tanrı’ya karşı saygılı bir yaşam sürmek. Sorunların içinde bir sürü çözüme ihtiyacınız yok çünkü bütün sorunlarınızı çözebilecek olan Tanrı’yla dost olmak, her şeyi istediğinizden de güzel hale getirebilir.
İncil’de bu tanıma uyan birçok kadın var, bunlardan birisi de Meryem’dir. Tanrı’ya olan sadık yaşamından ötürü erkeğe varmamış bir kızken, Tanrı’nın meleği ona, “Kutsal Ruh üzerine gölge salacak ve gebe kalacaksın” dediğinde “ben Rab’bin kuluyum bana dediğin gibi olsun” diyerek cevapladı (Luka 2:26-38). Ve anne olmayı kabul ederek hayatının bütün yönetimini Tanrı’ya bıraktı. Meryem’deki anne yüreği Tanrı’nın isteği gerçekleşirken sakince beklemeyi seçtiğinde ortaya çıktı.
İncil’de Meryem’in yüreği ile ilgili şu ayetleri okuruz:
“(O) bütün bu olup bitenleri yüreğinde sakladı.”
Siz bir anne olarak hayatınız için yüreğinizde tuttuğunuz tüm dilekler Tanrı tarafından bilinmektedir. Sizi de bir anne olarak yaşamınızın amacına kavuşturacak olan Tanrı’nın ellerine teslim olmak ve onun isteğine uygun bir yaşam sürdürmektir. Meryem’in hayatından da anlayabileceğiniz gibi bu her zaman kolay değildir ve içinde birçok fedakârlık bulundurur ama sonunda mutlak bir sevinç vardır.
Bugün eğer Tanrı’yı tanımıyorsanız, onunla tanışmak istediğinizi bir dost gibi ona en içten duygularınızla söyleyip onu hayatınıza davet edebilirsiniz.
Eğer Tanrı zaten hayatınızdaysa ve karanlık bir zamandan geçiyorsanız, bir anne olarak bugün onun sevgisini ve dostluğunu yeniden hayatınıza davet edin. Size annelik armağanını veren, sizi özel kılan Tanrı ancak sizi güçlendirip ayağa kaldırabilir.
Annelik en güzel armağan ve aynı zamanda en büyük mücadeledir. Bu mücadelede Tanrı’nın kudretli elleri sizi gücüyle donatsın ve bitmek tükenmek bilmeyen sevgisiyle doldursun. Bu mücadelede yalnız değilsiniz ve değerlisiniz. Anneler ve annelik duygusunu yüreğinde taşıyan herkes anneler gününüz kutlu olsun…