Ahlaksız Batı

Başlık kısmen belirsiz bir anlam taşıyor değil mi? Kim bu Batı,  ne yaptı da ahlaksız oldu? Bu iki soruyu da adam akıllı cevaplayacak birini bulamadım şimdiye dek. Ortalama bir cevap verecek olursak:

 

Batı: Coğrafi olarak ülkemizin batısına denk gelen her yer. Yani Edirne’den başlayıp tüm Avrupa şehirlerini kapsayan, Atlantik okyanusunu da geçerek Amerika kıtasına varan ve oradan devam eden kıtalar topluluğuna ülkemizde ”batı” deniliyor. Dünyanın yuvarlak olması, sürekli batıya gidildikçe bulunduğunuz yere varmanız, dolayısıyla coğrafya biliminin cilvesi olarak batı kavramının bizi de içine alıyor olması ülkemizde coğrafya sevmeyen kimseyi ilgilendirmediği için bu ayrıntıya çok takılmıyoruz. Batı denildiğinde seri bir şekilde Avrupa ve Amerika’yı sayan bu çevremizdeki bilinçsizce yorum yapmayı seven kişiler, o kıtaları “ahlaksız” kıtalar olarak sınıflandırarak kıta adlandırmaya yeni bir boyut getirirler.

 

Yüz kişiden doksan dokuzunun ahlaksızlık ile suçladığı Batı’da neler yaşanmış da  bu bölgeler ahlaksız olmuş acaba?

 

Efendim, toplumumuza göre Amerika ve Avrupa’daki ahlak kuralları o kadar kötüleşmiş ki insanlar cinselliği diledikleri gibi yaşayabiliyorlarmış. Avrupa’da ve Amerika’da aldatma doğal karşılanır olmuş, insanlar istedikleri ile beraber olabiliyorlarmış ve daha birçok mide bulandırıcı şeyler normal karşılanıyormuş. Her konuşmada ülkemizdeki ahlaki gelişmişliği öven ve bu konuda ülkemizi Avrupa ve Amerika ile kıyaslayan, ahlaklı olmayı başkalarının ahlaksızlığı ile karşılaştırıp daha sonra derin bir nefes alıp televizyon başına dönen konu komşu ve eş dost yıllardır konuşulan bu fikre yavru koalanın ağaca sarıldığı gibi sarılmışlardır.

Peki bu fikir ne kadar doğru? Gerçekten Batı ahlaksız mı?

 

Haberleri, sansasyonel reality şovları veya tabloid gazeteleri[1] biraz olsun takip ediyorsanız sadece Batı’nın ahlaksız olduğu fikrinin doğru olmadığını görürsünüz. Evde karantinada iseniz (çünkü bu programları genelde bir arkadaşımız izliyor, biz öyle programlar izlemeyiz(!)) bu programlara rastlamışsınızdır. Diyet yaparken sıcak ekmeğe rastlamak gibi bir şeydir bu programları izlemek; istemiyorsunuz ama canınız çekiyor. Programların içerisinde öyle absürt, saçma ve şaşırtıcı konular işleniyor ki bunlar insanın kanını donduruyor. Kocasını sevgilisine öldürtüp, parçalayıp sevgilisi ile kaçanları mı ararsınız, evli olduğu halde küçük kuzenine âşık olup tecavüz edenleri mi ararsınız, kayınvalidesine âşık olanlardan, evinin karşısındaki çiçekçiyle kaçan evli kadınlara kadar her türden insan var. Öğleden sonra bu programları izledikten sonra rahat bir nefes almak için akşam haberlerini izliyorsunuz ancak orada da sevgilisi ile kocasının yatağında zina etmek için kocasının kahvesine uyku ilacı koyan kadın ile karşılaşıyorsunuz.

 

Yukarıda saydığım insanlar ülkemizde yaşayan insanlar. Aralarında küçük şirin köylerde yaşayanlar da var, kasabada yaşayanlar hattaşehir merkezinde yaşayanlar da var. Coğrafyanın ahlaksızlık ile bir bağlantısı olmadığını söylemek için bu bilgiyi veriyorum.

 

Ahlaksızlığın modernleşme ile geldiğini düşünüyorsanız o da pek doğru bir bilgi değil. Şimdi tekrarları bile reyting rekorları kıran “Aşk-ı Memnu” dizisinin bir kitaptan uyarlandığını biliyor muydunuz? Çevremizde okuma oranının yüzde yüzlerde gezdiğini düşünürsek tabii ki biliyorsunuzdur. Bu kitap 1900 yılında yazılan bir kitap. Kitap yengesine, amcasının karısına âşık olan bir genci anlatıyor. Ahlaksızlığın coğrafya ile ilgisi olmadığı gibi zamanla veya dönemlerle de ilgisi yoktur. 1900 yılı 1800 yılından daha ahlaklıdır diye bir cümle kurabilmeniz mümkün değil, buna benzer olarak Papua Yeni Gine, Antarktika’dan daha ahlaklıdır da diyemezsiniz.

 

Ahlaki ve etik açıdan yaşadığımız tüm sorunlar dünyanın her yerinden görülebilen sorunlardır. Anlatmaya çalıştığım şey dünyanın batısı kadar doğusu da kuzeyi de güneyi de ahlak ve etik açıdan sorunludur. Ahlaksızlığın asıl suçlusu ne coğrafya ne de değişen zamandır; ahlaksızlığın asıl suçlusu insandır. İnsanoğlu günahlıdır ve her türlü adaletsizliği, ahlaksızlığı, yapabilecek kapasitededir. Büyüklerimden her zaman duyduğum ve sürekli tekrar ettiğim bir cümle vardı; beşer şaşar. Bu cümlenin insanın insan olduğu ve günahlı olduğu gerçeğine atıfta bulunduğuna inanıyorum.

 

Kutsal Kitap’ta Tanrı şöyle söyler:

Yaratılış 8:21(b), “Çünkü insanın yüreğindeki eğilimler çocukluğundan beri kötüdür…”

İnsan günahlı bir varlıktır. Bu gerçek dünyanın her yerinde aynıdır. Suçu başkasına atmak, başkasının ahlaksızlığı ile kendi ahlaksızlığımızı yürek tutumuzu gizlemek Tanrı’nın önünde işe yaramayacaktır çünkü Tanrı tüm yürekleri bilir. İnsanoğlu istek ve arzular ile doludur, İncil’e göre bu arzulara gem vuramadığımız için günah işliyoruz.

Yakup 1:14-15, “Herkes kendi arzularıyla sürüklenip aldanarak ayartılır. Sonra arzu gebe kalır ve günah doğurur. Günah olgunlaşınca da ölüm getirir. “

 

Yukarıdaki ayetin başında ”herkes” yazdığını görürsünüz, yani bu ibare dünya üzerindeki herkesi kapsar.  İnsanoğlunun yaşadığı her coğrafyada ırkına, milletine, yazılı sözlü toplumsal geleneklerine bakmaksızın ahlaksızlık yaptığı, günah işlediği gerçeğini kim inkâr edebilir? Elinde sigara ile yorum yapan, parmak sallayarak ahlak dağıtan, başkasını kendinden aşağı sayan düşüncenin değişime kendinden başlaması gerektiğine inanıyorum. İnsanları yargılayacak olan Tanrı’dır ve biz insanlardan yargıç olmaz, bu yargı kürsüsünde duran bir suçlunun başka bir suçluya ceza kesmesine benzer. İncil bizi bu konuda uyarıyor…

Matta 7:1, “Başkasını yargılamayın ki, siz de yargılanmayasınız.”

 

Herkesin eline yargı tokmağını alıp yargıladığı toplumumuzda birisinin bizi yargılamasına izin veriyor muyuz? İncil bu konuda başka bir soru soruyor:

Yakup 4:12, “Oysa tek Yasa koyucu, tek Yargıç vardır; kurtarmaya da mahvetmeye de gücü yeten O’dur. Ya komşusunu yargılayan sen, kim oluyorsun?”

 

Ahlaki olarak biz de başkalarını yargılayabilecek durumda değiliz çünkü Tanrı’nın önünde hepimiz suçluyuz. İzlediğim programlarda karşılaştıklarıma artık şaşırmıyorum, sadece ben de bu insanlar gibi günaha düşebilirim diyerek kendimi kontrol edebileceğimi düşünüyorum. Siz yeterince ahlaklı olduğunuzu ve dünyanın geri kalanının ahlaksız olduğunu düşünebilirsiniz ancakbu günah işleyebileceğiniz ve ahlaksız saydığınız insanlara benzeyebileceğiniz ihtimalini ortadan kaldırmıyor maalesef.

 

Ne bir din ne bir ülke ne de bir coğrafya ahlaksızdır, ahlaksızlık ve günah potansiyeline sahip insanın yaşadığı her yerde bu sorun ortaya çıkabilir. O yüzden değerlendirirken coğrafya veya zamana göre değil beşerin şaşabileceği gerçeğine göre değerlendirme yaparsanız daha az yanılırsınız.

 

[1] Tabloidgazete endüstrisinde kullanılan 430 mm × 280 mm ebatlarında küçük bir gazete formatıdır. Daha çok sansasyonel ve magazin haberleri veren gazeteler tarafından tercih edilir

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir