HRİSTİYAN İNANCINDA KURBAN

Kurban Nedir?

Her Noel zamanı ya da yıl başlarında Türkiye’de söylenen ve sözde Noel veya yılbaşını kutlamayı yanlış bulan halkın tepkisini ortaya koyan bir söz işitiriz: ‘‘Ne zaman bir Hristiyan’ın kurban kestiğini görürsem o zaman yılbaşını kutlarım’’. Noel veya yılbaşı tartışması bu yazının konusu değil fakat insanların yaptıkları bu kıyaslama bile kurbanla ilgili yanlış düşünce ve görüşleri ortaya koyar.

 

Öncelikle Hristiyanların neden kurban kesmediğine dair bir yanıt verebilmek için kurbanın ne olduğuna bakmamız yerinde olur. İlk olarak kurbanı, Tanrı’nın kutsal varlığına yaklaşmak için kullandığımız bir araç olarak düşünebiliriz. Tanrı’ya yaklaşma eylemi geçmişten bugüne kadar Tanrı’ya sunmak üzere kesilen hayvanlar aracılığıyla yerine getirilmeye çalışıldı. Âdem ve Havva’nın işlediği günah sonrası Tanrı ile insan arasına ayrılık girdi, günah girdi ve dolayısıyla tamamen kutsal olan Tanrı’ya yaklaşabilmek için günahlardan arınmak gerekiyordu.

 

İnsanın Yüreği

Ancak bunları konuşurken unutmamamız gereken önemli bir detay var: Tanrı insanlara kurbanı, hiç düşünmeden, boş bir gelenek gibi kesip sonrasında hayatlarına olduğu gibi devam etmeleri için vermedi. Birçok insanın pek önemsemediği ve ciddiyetini kavrayamadığı günah sorununun ne denli ciddi ve önemli olduğunu kurban sayesinde anlarız.

 

Günah o kadar ciddi bir sorundur ki İncil’in İbraniler bölümü şöyle der; ‘‘Nitekim Kutsal Yasa uyarınca hemen her şey kanla temiz kılınır, kan dökülmeden bağışlama olmaz.’’ (İbraniler 9:22).

 

Yukarıdaki ayetten de anlaşılacağı üzere günahın ciddiyeti, bir canın kanının dökülmesine sebep olacak kadar ciddidir. Bu nedenle kurban önemli bir konudur ve ülkemizde ve tüm İslam aleminde bayram olarak kutlanan bu zamanda öncelikle düşünülmesi gereken şey insanın yüreğinin ne durumda olduğudur. Kutsal Kitap’ta Yeremya 17:9 der ki; ‘‘Yürek her şeyden daha aldatıcıdır, iyileşmez, Onu kim anlayabilir?’’. Bu nedenle yapılan dini eylemlerden ve kendi çabamıza güvenmekten ziyade öncelikle odaklanmamız gereken şey yüreğimizin ne durumda olduğu ve Tanrı’nın sağlayışına olan güvenimizdir. Yüreğimiz Tanrı’dan ne kadar uzakta? Yaptıklarımız Tanrı’yla aramıza ne kadar büyük uçurumlar koymaktadır? Yine Yeremya 17:7 şöyle der; ‘‘Ne mutlu RAB’be güvenen insana, Güveni yalnız RAB olana!’’. Bu nedenle eylemden önce yürekten bir değişimle Tanrı’ya yaklaşmalıyız.

Kutsal Kitap’ta (Tevrat, Zebur, İncil) Kurban

Tanrı’yla arasında günahtan dolayı mesafe olan insanoğlu, Tanrı’ya yaklaşmak için kestiği hayvanlarla kurban eylemini gerçekleştirdi. Bu geleneğin Tevrat’tan geldiğini görüyoruz. Tevrat’ın Levililer bölümünde (bkz. Levililer 4:26, 4:31, 4:35, 5:10, 5:13, 6:7) kesilen kurbanlar aracılığıyla geçici de olsa halkın günahlarının bağışlandığını görürüz.

 

Neden geçici diyoruz? Çünkü zayıf ve günaha köle olan insanoğlu, bu kurbanları kestikten sonra bile yeniden günah işliyordu ve bu kısır döngü her zaman devam ediyordu. Dün olduğu gibi günümüzde de bu sorun kurban kesmekten ziyade, insanın değişmeyen yüreğinden ve kirli düşüncelerinden kaynaklanıyor ve maalesef kesilen her kurban sonrası insanoğlu bu değişmeyen yürekle yoluna devam ediyor. Bu da tarih boyunca milyarlarca hayvanın kesilmesine neden olmuştur. Fakat Tanrı’nın çok daha farklı ve kalıcı bir çözüm yolu bizlere açıklandı.

 

Tanrı’nın açıkladığı bu yol, Tevrat’ın Yaratılış 22. bölümünde İbrahim’in oğlu İshak’ı kurban etmek için yola çıkmasıyla başlayan ve Tevrat’ın birçok yerine serpiştirilmiş ipuçları ile görülebilmektedir. Çoğumuz bu olayı biliyoruz. Tanrı İbrahim’e, sevdiği biricik oğlu İshak’ı alıp Moriya adı verilen bölgede kendisine kurban olarak sunmasını söyledi. İbrahim büyük bir sadakat göstererek Tanrı’nın söylediğini yapmak üzere oğlu ve uşaklarıyla yola çıktı. Yaratılış 22:13’te anlatılan olayın devamında da İbrahim oğlu İshak’ı tam kurban olarak sunacakken Tanrı İbrahim’i durdurur ve ona kurban etmesi için bir koç sağlar.

 

Tevrat’ta kiminin hayran kaldığı bir iman eylemi olarak görülen fakat inançsız kimi çevrelerin de vahşet olarak nitelendirdiği bu olay, bilinenin aksine Tanrı’nın insana olan sevgisinin ve ileride gerçekleşecek daha önemli bir olayın küçük bir örneğiydi.

 

Yukarıda değindiğimiz olaylar zincirinde görüldüğü üzere sonu gelmez bu kadar sayıda kurban içerisinde Tanrı, insanlara kutsallığın ne kadar önemli olduğunu göstermekle beraber kendi sağlayışını ve sevgisini de göstermekteydi.

 

Tanrı’nın Sağladığı Kalıcı Kurban

Binlerce yıl sonra, İbrahim’in oğlu İshak’ı kurban etmek istediği ve Tanrı’nın geçici olarak sağladığı koçun kurban edildiği bölgede, Tanrı’nın Oğlu İsa Mesih çarmıha gerildi. İsa Mesih henüz çarmıha gerilmeden önce görevine başlarken Yuhanna 1:29’da İsa’nın kuzeni olan Yahya peygamberin İsa hakkındaki sözlerini okuyoruz; ‘‘Yahya ertesi gün İsa’nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: ’İşte, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu!’’’. Aynı zamanda İsa Mesih de canını sunmak için dünyaya geldiğinin farkındaydı ve çarmıha gerilmeden önce şöyle diyordu; ‘‘Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.’’ (Matta 20:28, Markos 10:45).

 

Tanrı, İbrahim’e biricik oğlu aracılığıyla verdiği mesajı gerçekleştirdi ve kendi biricik Oğlunu, dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı kuzusu olarak gönderdi. ‘‘Bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıhta kendi bedeninde yüklendi. O’nun yaralarıyla şifa buldunuz.’’ (1.Petrus 2:24).

Hristiyanlar Olarak Neden Kurban Kesmiyoruz?

Yukarıda değindiğimiz üzere kurban ve kefaret konusu çok geniş bir konudur ve daha sayfalarca bu konu hakkında yazabilir ve konuşabiliriz. Fakat kısaca size kurbanın inancımızdaki yerini ve kalıcı kurbanın ne olduğunu anlatmaya çalıştık.

 

Sonuç olarak, Hristiyanlar olarak neden kurban kesmiyoruz?

İnancımıza göre aslı göklerde saklı olan tüm bu olaylar, bizlere Tanrı’nın yüceliğini ve görkemini göstermek için açıklanan sembollerdir ve zamanı geldikçe Tanrı’nın asıl mesajını bize anlatmaktadır. İsa Mesih’in kendisini çarmıhta kurban olarak sunmasından dolayı artık başka bir kurbana veya günahların bağışlanması için akıtılması gereken başka bir kana gerek kalmadı. Çünkü İncil’in İbraniler bölümü 9:12;15 ayetleri der ki; ‘‘Tekelerle danaların kanıyla değil, sonsuz kurtuluşu sağlayarak kendi kanıyla kutsal yere ilk ve son kez girdi.’’;‘‘…Bu nedenle, çağrılmış olanların vaat edilen sonsuz mirası almaları için Mesih yeni antlaşmanın aracısı oldu. Kendisi onları ilk antlaşma zamanında işledikleri suçlardan kurtarmak için fidye olarak öldü’’.

 

Böylelikle İsa Mesih’e iman edenler, O’nun kendi bedeninde sağlamış olduğu sonsuz ve kusursuz kurban ile bağışlanır ve artık başka bir kurbana gerek kalmaz. Her ne kadar ülkemizde kurbanın farklı anlamları olduğu düşünülse ve farklı yaklaşım şekilleriyle uygulansa da Kutsal Kitap’ta (Tevrat, Zebur, İncil) kurbanın gerçek anlamının yukarıda anlattıklarımız doğrultusunda olması gerektiği okuyoruz ve bu gerçeğe inanıyoruz. Bu açıklama sonrasında sizleri kusursuz, sonsuz bir güce sahip son kurban olan İsa Mesih’i tanımaya davet ediyoruz. O’nun sağlamış olduğu yol insanları kurtarabilecek tek yoldur.
Esen kalın

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir