HRİSTİYANLIĞI PAVLUS MU ORTAYA ÇIKARDI?

Pavlus’un Yeni Antlaşma’ya katkısı yadsınamaz. Yeni Antlaşma’nın yarısından çoğunu Pavlus kaleme almıştır. Ancak Pavlus’u Hristiyanlık inancının ve teolojisinin kaynağı olarak nitelemek çok farklı bir durumdur. Evet, Pavlus erken dönem kilisesinin oluşumunda önemli bir rol oynamıştır, ayrıca kilisenin erdem saydığı birçok değer ile ilgili belirtmiş olduğu sözlerle de kilisenin Mesihsel anlayışını nitelemiştir. Ancak Pavlus’un bu durumu vahiy yoluyla elimize ulaşan İncil’in esin kaynağının İsa Mesih olduğu gerçeğini değiştirmiyor. İncil bu durumu şu cümleyle belirtir:

“Çünkü hiçbir peygamberlik sözü insan isteğinden kaynaklanmadı. Kutsal Ruh tarafından yöneltilen insanlar Tanrı’nın sözlerini ilettiler.” (2.Petrus 1:21)

 

Pavlus, İncil’de okuduğumuz kadarıyla kimliğini gizlemez. O, sapkın bir inanç olarak gördüğü Hristiyanlığa savaş açmış, iyi yetişmiş bir Yahudi’dir. Filipililer bölümü 3:5-6’da kendi ağzından büyük bir tutkuyla Hristiyanları öldürdüğünü ve onlara işkence ettiğini okuruz, öyle ki bunu yapabilmek için kilometrelerce yol kateder. Hatta erken dönem kilisenin ilk iman şehitlerinden biri olan İstefanos öldürülürken Pavlus da oradadır (Elçilerin İşleri 7:58).

 

Galatyalılar mektubu 1:14’te Pavlus kendisi için şöyle bir ifade kullanır:

“Yahudi dininde yaşıtım olan soydaşlarımın birçoğundan daha ilerideydim, atalarımın geleneklerini savunmakta çok daha gayretliydim.”

Pavlus Eski Antlaşma’daki tüm peygamberliklerin İsa’yı gösterdiğini anlayarak ve derin değişimle, Saul ismini bırakıp Pavlus ismini alarak yeni bir kişi olmuştur. Bu ayetlerden Pavlus’un Hristiyan olmak üzere bir amacı olmadığını anlamamız gerekir. Pavlus’un Hristiyan düşmanlığından, İsa Mesih için canını verecek düzeye gelen birisinin değişimini ruhsal bir çerçeveden değerlendirmeliyiz.

 

İsa’nın Öğretilerini Pavlus mu Ortaya Çıkardı?

İsa Mesih’in öğretileri Pavlus olmadan önce de vardı. Pavlus bu bilgileri kendisi ortaya çıkarmadı, aksine var olan bilgileri daha önce bu bilgileri İsa’dan almış öğrencilerden edindiğini okuruz.

“Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim: Kutsal Yazılar uyarınca Mesih günahlarımıza karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca üçüncü gün ölümden dirildi. Kefas’a, sonra Onikiler’e göründü.” (1.Korintliler 15:3-5)

Bu ayetlerde Pavlus’un müjdeyi öğrendiğini ve daha önce edindiği bilgiler ile karşılaştırarak Eski Antlaşma’da vaat edilen Mesih’i, İsa’da gördüğünü anlarız.

 

Yukarıdaki ayetin devamında şu cümle Pavlus’un da bu konuda, yeniden doğuşu aldığını fark ettiğini gösterir.

“Bundan sonra Yakup’a, sonra bütün elçilere, son olarak zamansız doğmuş bir çocuğa benzeyen bana da göründü.”  (1.Korintliler 15:7)

Şunu anlamalıyız; “Pavlus’un Mesajı” zaten İsa’nın öğrencileri tarafından öğretilen bir mesajdı ve Pavlus, bu mesajı öğrendiği kişilere nasıl davranması gerektiğini sorarak onlara bağlılık gösteriyordu (Galatyalılar 2:1-10).

 

İsa’nın mesajı zaten öğretiliyordu ve Pavlus da sıklıkla bu mesajı yaydığını, bu mesaj uğruna canını hiçe saydığını mektuplarında aktarır.

“Size ilettiğimi ben Rab’den öğrendim.” (1.Korintliler 11:23)

“Ama biz çarmıha gerilmiş Mesih’i duyuruyoruz. Yahudiler bunu yüzkarası, öteki uluslar da saçmalık sayarlar.” (1.Korintliler 1:23)

“Tanrı’nın sizin yararınıza bana verdiği görevle kilisenin hizmetkârı oldum. Görevim, Tanrı’nın sözünü, yani geçmiş çağlardan ve kuşaklardan gizlenmiş, ama şimdi O’nun kutsallarına açıklanmış olan sırrı eksiksiz duyurmaktır.” (Koloseliler 1:25)

 

Pavlus’un mesajının içerisine insansı bir mesajın karışmış olması veya kişisel olarak inancı kendi arkasından sürüklüyor olması mümkün değildir. Kaldı ki Pavlus İsa Mesih’e aykırı kararları o zamanki  kilise babalarına söyleyecek kadar da cesur birisidir.

“Ne var ki, Kefas Antakya’ya geldiği zaman, suçlu olduğu için ona açıkça karşı geldim.” (Galatyalılar 2:11)

Aynı zamanda Petrus’un da Pavlus’un yazdıklarını Tanrı sözü olarak onayladığını okuruz.

 “Sevgili kardeşimiz Pavlus’un da kendisine verilen bilgelikle size yazdığı gibi, Rabbimiz’in sabrını kurtuluş fırsatı sayın. Pavlus bütün mektuplarında bu konulardan böyle söz eder. Mektuplarında güç anlaşılan bazı yerler var ki, bilgisiz ve kararsız kişiler, öbür Kutsal Yazılar’ı olduğu gibi bunları da çarpıtarak kendi yıkımlarını hazırlıyorlar.” (2. Petrus 3:15)

 

Ayetler, erken dönem kilisenin Pavlus’u bir İncil yazarı olarak kabul ettiğini göstermektedir. Pavlus’un zamanında kilise kontrollü bir şekilde büyümekteydi; sapkın inançlar konusunda erken dönem kilise babaları dikkatli davranmaktaydılar.

Pavlus’un eski ve yeni inancı arasında kurmuş olduğu köprü hem Eski Antlaşma yazılarına (Tevrat ve Zebur’a) olan hakimiyetinden hem de İsa Mesih ile ilgili öğrendiği tüm bilgilere uyuyordu. Eski inancını tamamlayan bu bilgiler Eski ve Yeni Antlaşma (Tevrat, Zebur ve İncil) arasındaki bağlantıyı kurması için önemlidir. Bu köprü şu ayetlerle özetlenebilir:

“Yasa’nın gereklerini yapmış olmaya güvenenlerin hepsi lanet altındadır. Çünkü şöyle yazılmıştır: ‘Yasa Kitabı’nda yazılı olan her şeyi sürekli yerine getirmeyen herkes lanetlidir.’ Tanrı katında hiç kimsenin Yasa’yla aklanmadığı açıktır. Çünkü ‘İmanla aklanan yaşayacaktır.’ Yasa imana dayalı değildir. Tersine, ‘Yasa’nın gereklerini yapan, onlar sayesinde yaşayacaktır.’ İbrahim’e sağlanan kutsama Mesih İsa aracılığıyla uluslara sağlansın ve bizler vaat edilen Ruh’u imanla alalım diye, Mesih bizim için lanetlenerek bizi Yasa’nın lanetinden kurtardı. Çünkü, ‘Ağaç üzerine asılan herkes lanetlidir’ diye yazılmıştır.” (Galatyalılar 3:10-13)

 

Pavlus’un Hristiyanlığı ortaya çıkardığı iddiası, sınıfında kurallar koyan öğretmenin aynı zamanda okulun sahibi olmasına benzer. Öğretmen nasıl ki kuralları kendisine verilmiş direktifler doğrultusunda koyuyorsa Pavlus’un kaleme aldığı tüm yazılar da Tanrısal bir kaynaktan gelmektedir. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir