Hristiyanlar olarak evlilik anlayışını, Yaratılış kitabında evliliğin ilk olarak tanımlandığı ayetlerden aldığımızı söyleriz.
Ayetler şöyledir:
“Adem, ‘İşte, bu benim kemiklerimden alınmış kemik, Etimden alınmış ettir’ dedi, ‘Ona ‘Kadın’ denilecek, Çünkü o adamdan alındı.’ Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.” (Yaratılış 2:23-24 )
Hristiyanların evliliğe bakış açısını özetleyen herhangi bir yazı gördüğünüzde evliliğin temelini oluşturan bu ayetleri mutlaka okursunuz. Evliliğin nasıl olması gerektiğini kabaca anlatan bu ayetlerde bir erkek ve bir kadın fiziksel ve ruhsal olarak bir araya gelirler ve bir birliktelik oluştururlar. Aynı ayete ait sözleri İsa Mesih’in ağzından boşanma ile ilgili soruyu cevaplarken duyarız.
“İsa şu karşılığı verdi: ‘Kutsal Yazılar’ı okumadınız mı? Yaradan başlangıçtan ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı’ ve şöyle dedi: ‘Bu nedenle adam annesini babasını bırakıp karısına bağlanacak, ikisi tek beden olacak.’ Şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir. O halde Tanrı’nın birleştirdiğini, insan ayırmasın.’” (Matta 19:4-6 )
İsa Mesih de Yaratılış’taki ayetleri başka bir konuyu anlatırken alıntılar ve burada İsa Mesih’in çok eşlilik ile ilgili bir referans verdiğini görmeyiz, aksine İsa Mesih tek eşliliği anlatır. Matta’da okuduğumuz bu ayet ile Yaratılış bölümünde okuduğumuz ayet arasında binlerce yıllık bir süreç vardır. Buna rağmen İsa’nın zamanında da tek eşliliğin Tanrısal bir yapı olduğu biliniyordu. Tek eşliliğin Tanrı’nın gözünde tek geçerli evlilik şekli olduğu açıktır. Birden fazla kişi ile evlilik, Tanrı’nın geçerli kıldığı evlilik şeklini ihlal eder. Bu durumun dışında yapılan evlilik dışı herhangi bir cinsel ilişki de Tanrı’nın verdiği “tek beden olma” ilkesinin ihlalidir.
Elçi Pavlus, Romalılar 7. bölümde Tanrı’nın yasasına olan bağlılığını ve sadakatini açıklamak için şu ayetleri kullanır;
“Bilmez misiniz ki, ey kardeşler -Kutsal Yasa’yı bilenlere söylüyorum- Yasa insana ancak yaşadığı sürece egemendir? Örneğin, evli kadın, kocası yaşadıkça yasayla ona bağlıdır; kocası ölürse, onu kocasına bağlayan yasadan özgür olur. Buna göre kadın, kocası yaşarken başka bir erkekle ilişki kurarsa, zina etmiş sayılır. Ama kocası ölürse, kadın yasadan özgür olur. Şöyle ki, başka bir erkeğe varırsa, zina etmiş olmaz.” (Romalılar 7:1-3 )
Ayetlerden alıntılanan evlilik ilişkisinin doğasına ilişkin çıkarımın kadın-erkek arasındaki ilişkiyi örneklediği çok açıktır. Ayetlerde evlilik ile ilgili birçok ilke çıkarılabilir.
Evlilik iki kişinin birbirine olan bağlılığı demektir. Bağlılık kelimesi ‘sadakat’ kavramı ile birebir ilişkilidir. Bu yüzden evlilik, bağlılık ve sadakat gibi iki önemli erdeme dayanmaktadır. Aynı şekilde ayete bakarak, evliliğin dışındaki ilişki zina olarak nitelenmektedir. Evlilik, kadın veya erkekten birinin ölümü ile sonuçlanır. Evlilik ilişkisi ayetlerde görüldüğü üzere iki kişinin aralarında yaptıkları ve birbirlerini bağlayan antlaşmaya benzetilmiştir.
Pavlus’un Romalılar mektubuna bakarak, evlilik ilişkisinin Tanrı’nın insan ile arasındaki (şeriat) yasaya dayalı ilişkiye benzetildiğini görebiliriz. Evlilik her açıdan antlaşma, antlaşmaya olan bağlılık ve sadakat konularına birebir benzer. Pavlus’un evlilik ilişkisi üzerine Efeslilere yazdığı ayetlerde de bir erkek ve bir kadının arasındaki ilişkiye odaklanır.
“Size gelince, her biriniz karısını kendisi gibi sevsin. Kadın da kocasına saygı göstersin.” (Efesliler 5:33 )
Tevrat’ta çok eşlilik kavramına ilk kez Yaratılış 4.bölüm 19.ayette rastlarız.
“Lemek iki kadınla evlendi. Birinin adı Âda, öbürünün ise Silla’ydı.” (Yaratılış 4:19)
Bunun dışında Tevrat’ta tanıdığımız farklı karakterler de çok eşlidirler. Hz. İbrahim, Yakup, Davut ve Süleyman. Çok eşliliğin bir sorun olarak aktarıldığı 1.Krallar 11.bölüme bakalım.
“Kral Süleyman firavunun kızının yanısıra Moavlı, Ammonlu, Edomlu, Saydalı ve Hititli* birçok yabancı kadın sevdi. Bu kadınlar RAB’bin İsrail halkına, “Ne siz onların arasına girin, ne de onlar sizin aranıza girsinler; çünkü onlar kesinlikle sizi kendi ilahlarının ardınca yürümek üzere saptıracaklardır” dediği uluslardandı. Buna karşın, Süleyman onlara sevgiyle bağlandı. Süleyman’ın kral kızlarından yedi yüz karısı ve üç yüz cariyesi vardı. Karıları onu yolundan saptırdılar.” (1.Krallar 11:1-3)
Tanrı açıkça çok eşliliği reddetmektedir.
“Atayacağınız kral yüreğinin RAB’den sapmaması için çok kadın edinmemeli, büyük ölçüde altın, gümüş biriktirmemeli.” (Yasanın Tekrarı 17:17 )
İsrail halkı da bu konuda Tanrı tarafından uyarılmaktadır. Çok eşliliğin desteklenmediği ancak bir sorun ve uyarı olarak aktarıldığı yukarıdaki ayetlere bakarak Tanrı’nın çok eşliliğe bakış açısını görebiliriz. Ancak Musa’nın yasasında çok eşliliğin çeşitli nedenleri vardı. Bunlardan bir tanesi de ölen kardeşinin eşine sahip çıkmak, onu korumak amaçlıdır.
“Birlikte oturan kardeşlerden biri oğlu olmadan ölürse, ölenin dulu aile dışından biriyle evlenmemeli. Ölenin kardeşi dul kalan kadına gidecek. Onu kendine karı olarak alacak, ona kayınbiraderlik görevini yapacak. Kadının doğuracağı ilk oğul, ölen kardeşin adını sürdürsün. Öyle ki, ölenin adı İsrail’den silinmesin.” (Yasanın Tekrarı 25:5-6 )
Ayetten de anlaşılacağı üzere soyun isminin devamı için yapılacak evlilik bir sorumluluğu yerine getirmek, eşi zor durumdan kurtarmak için yapılır. Yukarıdaki örneklerden yola çıkarak Tevrat ve Zebur’daki çok eşliliğin ya insan isteğinden kaynaklandığını ya da zor durumlarda düzeni sağlamak için ortaya çıktığını görüyoruz. Ancak Tevrat ve Zebur’un hiçbir ayetinde (Musa’nın yasasında) Tanrı’nın çok eşliliği buyuran bir emri yoktur. Tanrı’nın çok eşliliği desteklediğini ya da bir emir olarak verdiğini görmüyoruz. Kelamın çok eşli ilişkileri kaydetmesi, Tanrı’nın bu tür şeyleri onayladığı anlamına gelmez. Eski Antlaşma’da (Tevrat ve Zebur) kayıt altına alınan evliliklerin birçoğunun Yaratılış 2.bölümdeki Tanrı tarafından verilmiş evliliğin prensiplerine aykırı olduğu görülmektedir.
©2024, Hristiyan Forum. Her hakkı saklıdır. | Bu web sitesi, JS Prodüksiyon tarafından hazırlanmıştır.