Kadınlar öldürülüyor… Mesela sevdiği için öldürenler var, nefret ettiği için öldürenler, beğendiği için öldürenler, beğenmediği için öldürenler, konuştuğu için öldürenler var; konuşmadı diye öldürenler var, aldatıp öldüren, yıllarca işkence edip öldüren var, çocuğunun gözü önünde öldüren var…
Kadınlar öldürülüyor. Kendilerini koruyamadıkları bu sistemin içerisinde erkek egemen toplumun elleri ne yazık ki onların boğazını sıktıkça sıkıyor. Sistem diyorum, zira öyle bir kurulu düzen ki bu kadın ne ses çıkarabiliyor ne de itiraz edebiliyor. Çünkü itiraz edeni de öldürüyorlar ses çıkarmadan bekleyeni de.
Sırf güzel olduğu için öldürülen Emine Karakaş gibi… 7 çocuk babası kuzeni tarafından sırf kendisi ile evlenmediği için öldürülen bir kız Emine Karakaş . Olay baştan başa absürt. Evli bir erkek, kendinden 20 yaş küçük bir kızı rızası olmadığı için öldürüyor. Ne üzücüdür ki Emine daha 16 yaşında. Bir kız çocuğunun hayatının arzu nesnesi haline gelmesinden dolayı bitiyor olması ne kadar acı, değil mi? Bu ülkede kaç yaşında olursanız olun kadın olmak da suç, güzel olmak da suç…
Erkek egemen sistem öyle çarpık bir halde ki kadına şiddet, gelenek görenek adı altında, kocandır yapar kisvesi altında, kadınsın susacaksın saçmalığı çevresinde kendine yol bulup kadınlara mağduriyet yaratabiliyor. Kadın olarak ne kadar mağdur olursanız olun, eninde sonunda erkek egemen toplumun yazılı olmayan kuralları sizi öğütüyor. Şiddet gördüğü kocasından ayrılmak isteyen kadınlar mahkeme önlerinde öldürülüyor. Kadının istememe özgürlüğü bile elinden alınıyor.
Bir kadının korku toplumu içerisinde yaşadığını ne zaman fark edeceğiz acaba? Bir kadın neden korkar? Toplumun tüm erkek egemen kuralları kendisinin tecavüze uğrayabileceğini, taciz edilebileceğini, hatta öldürebileceğini haykırdığı için korkuyor olabilir mi? Genç kızlara nasıl yürüyeceklerini, nasıl konuşacaklarını, nasıl davranacaklarını; taciz edilmemek, tecavüze uğramamak için neler yapmaması gerektiğini öğretir olduk. Buna rağmen daha on altı yaşında çocuk olmak bile kadını sömüren bir neden olmaya başladı.
Bu ülkenin yasaları değişti, kadına şiddetin yaptırımları değişti ancak kadın ölümlerinin nedenleri değişmedi. Yasaları değil asıl toplumu değiştirmek lazım. Birilerinin ortaya çıkıp, “bu sorunlar doğu toplumlarında sık görülen bir durumdur” diyecek olması hatta bunu düşünüyor olması bile bir sorundur. Toplumun kadına bakış açısının doğusu batısı yoktur. Ülkenin geneline yayılmış “kadındır” anlayışı coğrafya ayırmadan kadınlara mağduriyet yaşatıyor. Araştırmak isterseniz bölgelere göre kadın şiddetinin dağılım grafiklerine bakabilirsiniz. Sonuç sizi çok şaşırtacak.
Kadın olmanın zorluklarının konuşulduğu birçok haber takip ediyorum. Bu konular hakkında konuşuyoruz, mangalda kül bırakmayan yorumcular ile televizyonlarda bangır bangır programlar yapılıyor ancak eğer evin içerisini değiştirmezsek dışardan bu konuyla ne kadar ilgilendiğimizin ne önemi var…
Bence kadınlara daha çocukluklarından itibaren korku aşılayacağımıza, erkeklere çocukluklarından itibaren erdemli ve sevgi dolu davranışları öğretelim. İlk önce biz eşimize, çevremizdeki kadınlara uygun davranışlar sergileyelim. Unutmayın ki kadınları yukarıdaki sebeplerden dolayı öldürenler de bir babanın ve annenin evlatlar; baba ve anneden çocuklukta kazandırılmamış davranışı bir yetişkinde görmeyi bekleyemezsiniz.
Anneler ve babalar, oğullarınıza sadece kadınlara nasıl davranmanız gerektiğini öğretmeyin, bunu onlara gösterin. Anne babalar, evinizdeki bu doğru davranışlar gelecekte bir ailenin kurtuluşuna vesile olacak, bir kadının kurtuluşuna vesile olacak.
Ne yazık ki bu yazıya konu olan on altı yaşındaki genç kardeşimizi kurtaramadık, bunun suçlusu ise erkek egemen toplumun bunaltıcı kurallarını yaşadığı topluma dayatan veya bunları çocuklarına öğreten bizleriz. Gelenekti, kuraldı, âdetti diyerek oluşturduğumuz ve yazılı olmayan kurallar silsilesidir asıl suçlu. Bu döngüyü nasıl mı kıracağız? Değişime evlerimizden başlayacağız , daha sağlıklı çocuklar yetiştireceğiz ve bu sayede başka Emineler ölmeyecek, başka kadınlar ölmeyecek