HRİSTİYAN BAKIŞ AÇISINDAN YEHOVA ŞAHİTLERİ

Hristiyanlığın doğuşundan itibaren Mesih’in kilisesi yanlış öğretilerle mücadele etmiştir. Yehova Şahitleri de bunlardan biridir. Aslında Yehova Şahitleri her ne kadar yakın zamanda ortaya çıkan bir grup olsa da, Hristiyanlık tarihinin ilk yüzyıllarında kilise benzer bir grupla karşılaşmıştır. İznik Konseyinde İsa’nın Tanrılığını reddettiği için sapkın olarak ilan edilen Ariusçuluk, Yehova Şahitlerinin günümüzdeki şekil değiştirmiş halidir.

 

1872 yılında Adventist bir grup üyesi olan Russell bir grup arkadaşlarını toplayarak Mesih’in ikinci gelişi ve Tanrı’nın egemenliğini yeryüzünde ne zaman başlatacağına dair ön bildiriler bulmak için bir araştırmaya yöneldiler. Araştırmalarının sonunda Mesih’in ikinci gelişiyle ilgili kesin bir tarih belirlediler. Fakat o zaman geldiğinde büyük bir hayal kırıklığına uğradılar. İsa’nın kendisinin o günü kimsenin bilemeyeceğini söylemiş olması (Matta 24:36-44) bu hayal kırıklığını haklı çıkarmıştır. Kendilerini bu zor durumdan kurtarmak için Mesih’in ikinci gelişinin gözle görülür bir şekilde olmayacağını savundular. Tabi ki bu iddia da Kutsal Kitap’ın İsa’nın ikinci gelişinin her gözün görebileceği şekilde olacağı vaadiyle tutarsızlık içeriyordu (Vahiy 1:7). Bir süre sonra Russell Advestistlerden ayrılarak Yehova Şahitleri grubunu kurdu ve kendilerine ait bir dergi (Zion’s Watch Tower) yayınlamaya başladılar.

 

Yehova Şahitleri hemen hemen dünyanın her yerinde kapı kapı dolaşarak kendi inançlarını anlatmaya ve insanları bu inanca davet etmek için ikna etmeye çalışan bir dini tarikattır. Türkiye’de de Yehova Şahitleri’yle birçok yerde karşılaşmak mümkündür. Her ne kadar Hristiyan inancına ait gibi görünseler de aslında Hristiyan inancının temellerinden çok farklı inançları vardır. Kendilerini Hristiyan diye değil Yehova’nın Tanıkları olarak tanıtırlar. Onlara göre Hristiyanlar İznik Konseyi’nde Tanrı’nın üç kimliğini savundukları için sapmışlardır. Dolayısıyla Hristiyanlığın temel öğretişleri olan İsa’nın Tanrılığını, Üçlübirliği ve Kutsal Ruh’un kimliğini inkar ederler. Kutsal Kitap dilleri konusunda eğitimi olmayan beş kişilik bir çeviri kolundan çıkmış kendilerine ait Kutsal Kitap’ın Yeni Dünya çevirisini kullanırlar (Tarikatlar ve Yeni Dinler, s.95). Bu çeviride kendi teolojilerini haklı çıkarmak için bazı noktalar çıkarılmış veya farklı yorumlanmıştır. Örneğin İsa’nın Tanrılığı ile ilgili ayetler çıkarılmaya çalışılmıştır. Onlara göre İsa yaratılmış insanüstü bir varlıktır. Üçlübirlik karşıtı bir teolojiye sahip olmakla kalmayıp bunu Şeytan’ın ortaya çıkardığını söylerler. Bu yüzden Yehova Şahitleri Hristiyanlığı yanlış tanıtan ve üç tanrıya inanıyormuş gibi gösteren bir gruptur. İsa’nın bedensel olarak dirildiğini ve ikinci gelişinde gözle görüleceğini reddederler. Aynı zamanda cehennemi ve imanlıların gideceği göksel evi kabul etmezler.

 

Kutsal Kitap öğretisinde yüzeysel bilgiye sahip bir kimse Yehova Şahitlerinin öğretilerine kolayca inanabilir. Yehova Şahitlerinin öğretilerinin Kutsal Kitapsal olmadığını fark edebilmek için, imanlıların Hristiyan inancının temellerini ve esaslarını Kutsal Kitap bilgisinde derinleşerek öğrenmeleri gerekir. Bunun için Yehova Şahitlerinin öğretilerini bilmek ve Kutsal Kitap’ın bu öğretilere karşı ne söylediğini incelemek önemlidir.

 

Yehova Şahitleri Üçlü Birliği inkar ederler. Üçlübirliğe inanları üç Tanrı’ya inanıyormuş gibi gösterir ve bunun Kutsal Kitap’a aykırı olduğunu savunurlar. Aslında Yehova Şahitlerinin kendilerinin çok tanrıcı bir Tanrı görüşü vardır. Öyle ki biri herşeye gücü yeten Yehova, diğeri ise aracılığıyla herşeyin yaratıldığı İsa’dır (Tarikatlar ve Yeni Dinler, s.97). Oysa Üçlübirlik öğretisi Kutsal Kitap’ın çeşitli yerlerinde görülmektedir ve Tanrı kimliğini Üçlübirlik’te açıklamıştır. Kutsal Kitap’ta Üçlübirlik öğretisi Eski Antlaşma’ya uzanır. İlk olarak Yaratılış 1:1’de görülür. “Başlangıçta Tanrı (Elohim) göğü ve yeri yarattı”. Elohim sözcüğündeki “-im” eki çoğul anlam ifade etmektedir. Daha sonra Yaratılış 1:26, 3:22 ve 11:7 ayetlerinde Tanrı için kullanılan çoğul ifadeler birden fazla kişiliğe işaret eder. Yine Kutsal Yazılar’da Üçlübirlik’in her üyesinin sonsuz (Mezmur 93: Mika 5:2; İbraniler 9:14), her bir üyesinin yaratılışta işlev gördüğü (Mezmur 100:3; Yuhanna 1:3; Yaratılış 1:2) ve her birine Tanrı denildiği görülür (Yuhanna 6:27; 20:28; Elçilerin İşleri 5:3-4). Yehova Şahitleri Kutsal Kitap’taki bu ayetleri ya görmezden gelir ya da bağlamları dışında kendi teolojilerine göre yorumlarlar.

 

Kutsal Ruh’un kimliğini reddederler. Kutsal Ruh’u bir anlamda kişiliksiz etkin bir kuvvet olarak görürler. Oysa Kutsal Kitap’a baktığımızda Ruh’un kimliğini ifade eden birçok kişisel nitelikten bahsedilir. Kutsal Ruh’a yalan söylemek (Elçilerin İşleri 5:3-4), Ruh’u kederlendirmek (Efesliler 4:30), Ruh’un inlemesi (Romalılar 8:26), öğretmesi, ikna etmesi (Yuhanna 16:8-13) , anımsatması, yönlendirmesi (Yuhanna 14:26), Ruh’un düşüncesinin (Romalılar 8:27) ve isteğinin olması (1.Korintliler 12:11) Ruh’un bir kişiliği olduğunu gösterir.

 

İsa’nın Tanrılığını reddederler. İsa’nın Yehova olan Tanrı olmadığına inanırlar. Kutsal Kitap’ın bazı ayetleri yorumlayarak İsa’nın yaratılmış bir varlık olduğuna inanırlar. Oysa Hristiyan inancı İsa’nın kimliğine ve yaptıklarına bağlıdır. İsa Mesih kendisine Tanrı olarak tapınılmasını (Yuhanna 9:38) ve Tanrı’ya özgü gücün kendisinde olduğunu açıkça göstermiştir (Yuhanna 6:39-40, Luka 7:48-49). Kutsal Yazılar’da Oğul’un Tanrılığını gösteren daha birçok ayet vardır (Mika 5:2; Yuhanna 1:1-3; İbraniler 1:1-3, 8-9; 1.Yuhanna 5:20; Vahiy 1:8).

 

İsa’nın bedende dirilişini reddederler. İ sa’nın ölümden bir ruh olarak dirildiğine inanırlar. Oysa İsa Mesih dirilişinden sonra öğrencilerine dirilen bedeniyle görünmüştür (Luka 24:39). Oysa Yehova Şahitleri İsa’nın izleyicilerine başka bedenlere bürünerek göründüğünü iddia ederler. Bu ifadeyi ise Kutsal Kitap’ta hiçbir ayete dayandırmazlar. İsa Mesih kendisi ölümünden bahsederken bedeninin ölümden dirileceğini beyan etmiştir (Yuhanna 2:19-21). Bu ifade dirilişin bedensel olacağını çok açık bir şekilde ifade eder.

 

İsa’nın gözle görülür bir şekilde ikinci gelişini reddederler. İsa’nın dirilişinin ruhsal bir şekilde gerçekleşeceğine inanırlar. Kutsal Yazılar ise tam tersini söyleyen ayetlerle doludur. İsa Mesih ikinci gelişinin gizli bir şekilde olacağını söyleyen sahte peygamberlere karşı uyarıda bulunmuştur (Matta 24:23-27). Kutsal Kitap İsa’nın yücelik içinde geleceğini ve herkesin O’nu göreceğini anlatır (Titus 2:13; Matta 24:28; Vahiy 1:7). Aynı zamanda Kutsal Kitap’ın hiçbir yerinde İsa’nın ikinci gelişiyle ilgili kesin bir tarih verilmez, aksine o günün hırsız gibi, beklenmedik bir anda geleceğini vurgulayarak imanlıları uyanık kalmaları için uyarır (Matta 24:36-44, 25:13; 1.Selanikliler 5:1-8). Yehova Şahitleri ise İsa’nın ikinci gelişinin gerçekleşmiş olduğunu söyleyerek Kutsal Kitap’ın bu konudaki net gerçeğine karşı gelirler.

 

Ruhun sonsuzluğunu inkar ederler. Onlara göre ruh sonsuz değildir ve yalnızca bedene can veren bir yaşam gücüdür. İnsanın öldükten sonra bedenle birlikte ruhun da yok olacağına inanırlar. Böylece ölen bir kişinin hayvandan farkı olmaz. Bu düşünceyi Vaiz 3:18-19 ayetine dayandırırlar. Fakat Eyüp 32:8 ayetinde insanda bir ruh olduğundan söz edilir. Kutsal Kitap bilginleri bu iki ayetler arasındaki soluk sözcüğünün orjinal dilinde İbranice’de birbirinden farklı olduğu konusunda görüş birliğine sahiptirler (Yehova Şahitleri ve Öğretileri, s.47). Kutsal Kitap’ta ifade edilen (1.Selanikliler 5:23) can, beden ve ruh varlığını kabul etmezler.

 

Cehennemi inkar ederler. Onlara göre ruhun sonsuzluğu diye birşey olmadığı için sonsuz bir azap da yoktur. Cehennem öğretisinin Tanrı’nın sevgi karakteriyle bağdaşmadığını ileri sürerler. Bu görüş Tanrı’nın insanları cehenneme gönderdiği düşüncesinden kaynaklanır. Fakat bu düşünce de Kutsal Kitapsal değildir çünkü cehennem insanlar için değil Şeytan ve onun düşmüş melekleri için hazırlanmış bir yerdir. (Matta 25:41). Fakat insan Tanrı’ya sırt dönüp Şeytan’ın peşinden giderse kendisi oraya gitmeyi seçmiş olur ve bu da Tanrı’nın özgür bırakan sevgisine gölge düşürmez. Kutsal Kitap cehennemin sonsuzluğundan sayısız kez söz eder (Daniel 12:2, Matta 23:33, Markos 9:47, Vahiy 20:9-10, Yuhanna 3:36).

 

Tanrı’nın egemenliğini kısıtlarlar. Vahiy 7:4 ayetinde söz edilen 144 bin kişinin Tanrı’nın egemenliğine girecek kişilerin sayısı olduğunu savunurlar. Oysa ayetin bağlamında bu kişilerin seçilmiş Yahudilerden bahsettiği görülür (Vahiy 7:4-9). Yehova Şahitleri tümüyle cennete gideceklerini söylemezler, onlara göre bu sınırlı bir grubun hakkıdır. Bu öğreti Tanrı’nın kurtarışını sınırlar. Oysa Kutsal Kitap’ta İsa Mesih Baba’nın yanına gidip yer hazırlayacağını ve orada çok yer olduğunu söyler (Yuhanna 14:1-3). Tanrı’nın sevgisi ve kurtarışı Yehova Şahitlerinin düşündüklerinden çok daha geniştir. Tanrı dünyayı sevmiştir ve bütün insanların kurtulup gerçeğin bilincine erişmesini ister (Yuhanna 3:16, 1.Timoteos 2:3-4, 1.Yuhanna 2:2).

 

Başka Farklılıklar. Y ehova Şahitlerinin öğreti dışında diğer farklılıkları da vardır. Örneğin kan naklini reddederler ve bu düşünceyi Yaratılış 9:4’e dayandırırlar. Fakat ayet aslında kanlı et yemeyi yasaklamaktadır. Bu yanlış inanış yüzünden Yehova Şahitleri kan kaybı durumu olduğunda kan bağışını reddetmiş ve ölmeyi tercih etmişlerdir.

 

Yehova Şahitleri özel günleri kutlamazlar ve bunu da Galatyalılar 4:10 ayetine dayanarak yorumlarlar. Bu özel günler Doğuş Bayramı, doğum günleri ve diğer bayramlardır. Yönetimlere uymayı, askerlik hizmetini ve bunun gibi kurumları putperestlik olarak yorumlarlar.

 

Sonuç olarak Yehova Şahitleri’nin öğretileri Kutsal Kitap ışığında incelendiğinde ne denli farklı inanışları olduğu ortaya çıkmaktadır. Ne yazık ki Yehova Şahitleri Kutsal Kitap’ı kendi kişisel görüşlerine göre yorumluyor ve anlam çıkarıyorlar. Hristiyan imanlıların Yehova Şahitleri ile karşılaştıklarında onları sapkınlıkla suçlamadan, Kutsal Kitapsal gerçeği ve müjdeyi sevecen bir tutumla anlatarak tanıklık vermesi, onları Kutsal Kitap’ı kendi başlarına okumaya teşvik etmek İncil gerçeğine yönelmelerine yardımcı olması açısından önemlidir. Çünkü Tanrı’nın sevgisi ve kurtarışı her inançtan insanı kapsayacak genişliktedir. “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun.” (Yuhanna 3:16)

 

Kaynakça:
Cedid, İskender (2002). Yehova Şahitleri ve Öğretileri. İstanbul: Sevgi Yayınları.
Enroth, R. (1998). Tarikatlar ve Yeni Dinler. İstanbul: Yeni Yaşam Yayınları.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir