Umudun Korkuya Üstünlüğü

Her gün yeni savaş haberleri, salgın hastalıklar, doğal felaketler ve ekonomik sıkıntılar ile ilgili haberler duyuyoruz. Duymakla kalmıyoruz aynı zamanda bunları deneyimliyoruz. Bu tarz kriz anlarında korku ve endişe etrafımızı ve özellikle yüreğimizi sarmaya başlar. Kendimiz, ailemiz, akrabalarımız ve arkadaşlarımız için endişelenmeye ve korkmaya başlarız. Gelen felaketin bizi ve çevremizdekileri, özellikler hayatlarımızı, nasıl etkileyeceği düşüncesi yüreğimizde büyük bir korku uyandırdı. 

Günümüzde dünyanın birçok yerinde savaş haberler ve savaş tehditleri duyuyoruz ve insan doğası gereği nerede yaşarsak yaşayalım kendi ülkemiz için endişeleniyoruz. Korona virüsle birlikte artık korku içinde yeni bir virüsün çıkma tedirginliğiyle yaşıyoruz. Yüzyıllar geçtikçe doğal afetleri sayısı da bıraktıkları etkiler de artmaya devam ediyor ve her gün deprem, sel ve başka doğal felaketlerin korkusuyla yaşıyoruz. Bunların yanı sıra birçok ülkede geçim sıkıntısı insanlar her ertesi gün için endişe ve kaygı içinde yaşıyorlar.

Tüm bu endişe, kaygı ve korku içerisinde hayatımızın anlamı nedir? Hepimiz bu denizde sürüklenmeye mecbur muyuz yoksa Tanrı’nın Kutsal Kitap’ta buna bir yanıtı var mı?

Kutsal Kitap bu zor zamanları iman ve cesaretle atlatmak için yüce bilgeliğiyle, teselli ve pratik rehberlik sağlamaktadır. Kutsal Kitap özellikle kriz zamanlarında teselli ve esenliğin Tanrı’dan geldiğini söylemektedir. Tanrı yeri ve göğü yarattığında savaşlar, hastalıklar, doğal felaketler ve ekonomik krizler yoktu. Yaratılış tamamlandığında düzen ve esenlik içindeydi ve Tanrı yarattığı insanlara ihtiyaçları olan her şeyi Aden Bahçesinde sağlamıştı. Fakat Âdem ile Havva’nın günah işlemesiyle günah dünyaya girdi ve tüm yaratılışı etkisi altına aldı.

Yaratılışın günahtan etkilenmesine karşın Tanrı değişmedi; O hala düzen ve esenlik Tanrı’sıdır. Zor zamanlarda her şeyin Her Şeye Gücü Yeten Tanrı’nın kontrolü altında olduğuna ve durumumuzu ya da durumlara nasıl gördüğümüzü değiştirmesine güvenebiliriz. Kriz zamanlarında Tanrı’nın egemenliğine güvenmek korku, endişe ve kaygıyla savaşmanın ilk adımıdır. Tanrı, günahlarından ötürü sürgüne giden İsrail halkına, Yeşaya peygamber aracılığı ile şöyle dedi, 

“Korkma, çünkü ben seninleyim, Yılma, çünkü Tanrın benim. Seni güçlendireceğim, evet, sana yardım edeceğim; Zafer kazanan sağ elimle sana destek olacağım.” 

En zor kriz zamanlarında tutumumuz ya pes etmek ya da kendi gücümüzle sorunların üstesinden gelmeye çalışmak olur. İkinci tutum genelde iki sonuç doğurur ya durumu daha kötü yaparız ya da hasar görerek atlatırız. Bu durumlar için Tanrı, korkmamamızı, varlığının bizimle olduğunu söylüyor ve gücüyle bize yardım edeceğini ve destek olacağını söylüyor. 

Korahoğulları’nın ezgisi 46. Mezmur’un ilk üç ayetinde şöyle söylüyor, 

“Tanrı sığınağımız ve gücümüzdür, Sıkıntıda hep yardıma hazırdır. Bu yüzden korkmayız yeryüzü altüst olsa, Dağlar denizlerin bağrına devrilse, Sular kükreyip köpürse, Kabaran deniz dağları titretse bile.”

Evrenin Yaratıcısı ve Kralı, bizlerin korkmamamızı bunun yerine O’na güvenmemizi ister. Bununla birlikte Tanrı, korkunun üstesinden imanla gelmemizi ister. Kriz zamanlarında oluşan korkunun temelinde kaybetme duygusu yatar, zarar görüp fiziksel, mental ve ruhsal sağlığımızı kaybetmekten korkarız. Hayatımızı, çevremizdeki insanları ve sahip olduklarımızı kaybetmek bize bu duyguyu yaşatır. Başka bir deyişle, zamanında sınırlı olan bizler zaman içinde sahip olduklarımızı kaybetmekten korkuyoruz. Fakat sahip olduklarımızı Tanrıya, yani sonsuzlarca var olana, teslim ettiğimizde o zaman korkmadan kaygılanmadan ve endişe etmeden yaşayabiliriz. Korku insanı hareketsiz bırakabilirken, dua ve şükranla güçlenen iman kişinin korkunun üstesinden gelebilmesine yardımcı olur. 

Elçi Pavlus Timoteus’a ikinci mektubunda şöyle  demiştir;

“Çünkü Tanrı bize korkaklık ruhu değil, güç, sevgi ve özdenetim ruhu vermiştir.”

Tanrı’nın verdiği Kutsal Ruh’un varlığı, iman hayatındaki günahın etkileriyle başa çıkmak için verdiği çok önemli bir lütuftur. Tanrı insanı kendi günahının etkilerine terk etmedi, İsa Mesih’in ölümü ve dirilişiyle günahı yenmekle kalmadı aynı zamanda günahın etkilerine (krizler, korku vs.) karşı Kutsal Ruh’unu insanlara yardımcı olması için gönderdi. Zor kriz zamanları için ilk önce Tanrı’ya sığınmak en etkili yaşam örneğidir. Bu konuda 91 Mezmur’u okumanızı tavsiye ederim ve bu Mezmur’u yazan kişinin Tanrı’ya sığınanların nasıl güvende olacağıyla ilgili güvenini görebilirsiniz. Bununla birlikte kilisenin de değeri ön plana çıkmaktadır.

 Tanrı bizi yalnız olalım diye yaratmadı, ama Tanrı’nın bizim için iyiliği toplulukla bir arada olmaktan geçer. Tanrı’nın ev halkı, kilisesi, bir arada olduğunda dualarla, paydaşlıkla şefkat ve hizmetle birbirlerini destek olurlar. Rab İsa Mesih adına iman edenleri kendi çatısı altında topladı ki birbirlerine de destek olabilsinler. İsa Mesih öğrencilerine Matta kitabının 18:20 ayetinde şöyle dedi, “Nerede iki ya da üç kişi benim adımla toplanırsa, ben de orada, aralarındayım.” Aynı zamanda birbirlerine Mesih’in sevgisini göstererek şefkatli ve hizmetkar bir topluluk birbirlerine zor zamanlarda yardımcı ve teşvik olacaktır. 

Son olarak, her şeyin sonunda bir gün sahip olduğumuz herşeyi kaybedeceğiz ama İsa Mesih’in adına iman edenler için ölüm son değildir, Tanrı’nın huzurunda sonsuz yaşama geçiştir. Bu sonsuz yaşam İsa Mesih’in çarmıhta kazandığı zaferle O’na iman edenlere verilen lütuftur, bunu kimse değiştiremez. Bu dünyada çekeceğimiz acılar bir gün son bulacak. Eğer bir kimse sonsuz yaşamı almadıysa bu dünyadakiler için endişelenmekten ve korkmaktan başka çaresi yoktur çünkü sahip olduğu bu dünyadan ibarettir. 

Fakat Elçi Pavlus Romalılar’a olan mektubunda 8:18’de diyor ki;

“Kanım şu ki, bu anın acıları, gözümüzün önüne serilecek yücelikle karşılaştırılmaya değmez.” 

Hayatımızdaki acılar geçicidir ama bilmeliyiz ki İsa Mesih’te Tanrı’nın krallığı sonsuz esenliği getirecektir. İsa Mesih’te sonsuz bir umuda, sonsuz yaşam umuduna, sahip olanlar bu zorluklar karşısında bu umuda odaklanarak dayanabilirler. Vahiy kitabının son bölümlerinden Rab Tanrı 21:4 ayette şöyle diyor, 

“Onların gözlerinden bütün yaşları silecek. Artık ölüm olmayacak. Artık ne yas, ne ağlayış, ne de ıstırap olacak. Çünkü önceki düzen ortadan kalktı.” 

İşte bugünün İsa Mesih kazandığı zaferle bir gün geleceğini bilmek bizlere dünyadaki zor zamanlarda teselli ve umut olmaktadır. 

Son Eklenenler

Garen Olgar adlı yazardan...

Yazı, yazar vs. arayabilirsin!