Evet, başlık bu!
Başlık biraz garip gelebilir. Ancak, 14 Şubat sevgililer günü ile ilgili bana bir soru soran olursa bu cevabı veriyorum. Maaşlar genelde ayın 15’inde alınıyor. Ulusal maaş günü 15’inde, kira ödemeleri genelde 15’inde, birisine para yollayacaksanız ya ayın başını ya da ortasını seçersiniz değil mi? Ama 14 Şubat’a bak 15’i desen değil ayın başı desen değil.
Birilerine para harcatmak için bulunmuş büyük dolandırıcılık yöntemi. Aşk, meşk sevgi kelimeleri ile hediye alma zorunluluğunun ulaştığı son nokta. Size ulaştığım sonucu birkaç başlık ile açıklayayım.
Sevmenin Zamanı mı olur?
“Seni sevdiğimi 14 Şubat’ta anlayacaksın” diye bir cümle duydunuz mu? Bunu söylediğiniz birinin bu cümleden, kendisini yılın geri kalan günlerde sevmediğinizi anlayabileceğini hatta daha kötüsü, onu sevmek için 14 Şubat dışında bir gün bulamadığınızı düşünmesini ister misiniz?
Sevmenin âşık olmanın zamanı mı olur? Bugünü sevgililer günü olarak etiketlemek “sevme” eylemine terstir. Sevginin bir sürekliliği olması gerekmez mi? Ancak şimdi sevgililik kavramı kısa süreli ilişkileri temsil eden bir kavram olduğu için 14 Şubat: kısa süreli ilişkinize değer verdiğiniz kısa süreli bir zaman dilimi, anlamının ötesine geçmiyor.
14 Şubat’ta sevgilinizi sevindiriyor ancak o gün dışında sevginize ilgi gösteremiyorsanız ilişkinizde muhtemelen bir sorun vardır. Bana sadece sevgililer gününde hediye alan bir sevgilim olsaydı, ilişkimizin yakında biteceğini düşünürdüm. Aşk dediğiniz şey sizi bir süreliğine idare eder ancak sevgi sizi ömür boyu bir araya getirir. Aşk ve sevgi kavramlarının arasındaki bağlantı; birinin kısa ve geçici diğerinin uzun ve kalıcı olmasıdır.
14 Şubat Yapmacık bir etkinliktir.
14 Şubat bana aşk kavramının geçici olduğunu bağırmakta çünkü bir gün süren ve ertesi gün biten bir etkinlik. Etkinlik diyorum çünkü özel günlerin, özel anların bir hatırası olur bu yıllar boyunca sürer, bu anlar yaşamın içerisinde birdenbire var olur. Bu anlar size 14 Şubat’ta gelmez 11 Mart’ta gelir, 23 Ocak’ta gelir ne zaman olacağını siz hesaplamazsınız hayat size kendi akışında hesaplatır. O anı hayal eder organize edersiniz veya bir anda ortaya çıkar bazen istediğiniz gibi olmaz ancak çoğu zaman iyi anılar bırakır.
Sevgilinizle bir parkta oturduğunuzu hayal edin bir anda hemen yanınızda gördüğünüz bir karanfili koparıp size verdi. Bir anda yoldan geçen bir fotoğrafçı fotoğrafınızı çekti ve halen cüzdanınızda, günlüğünüzün arasında sakladığınız hatırladıkça gülümsediğiniz iyi anılarınız oldu. Bana birisi 14 Şubat’ta bir hediye alsa içerisinde zorunluluk olduğunu düşündüğüm için hediyeye bakışım ilk verdiğim örnekteki gibi olmaz. Çünkü sağ olsun 14 Şubat hediye alımını, yapmacık bir yere oturttu.
Yanımda seyahat eden genç üniversite öğrencisi arkadaşı ile konuşuyordu “param yok kıza ne alayım” diyerek hayıflanırken ona “kıza bir şey almak zorunda değilsin, bir şey almak zorunda olduğun için korktuğun bir ilişkin olmamalı” demek istedim ancak onun da diğer tüm genç aşıklar gibi benim çektiğim tripleri çekerek derbeder olması gerektiğini düşündüğüm için sustum.
14 Şubat Bir “Esnaf” Etkinliğidir.
Bu etkinliğe aracılık ederek hepimizin ocağına incir ağacı diken çok sayın “Valentine” beyin bir tuhafiye dükkânı olduğuna, hatta, tuhafiye dükkânında “iş yapmıyor bir şey bulmazsak yakında batacağız” diye düşünürken bu fikri bulduğuna eminim. Tarihçileri göreve davet ediyorum araştırılsın. Zaten, dini bayramlar, milli bayramlar, özel günler, doğum günleri olmasa ülke ekonomisi kalkınamayacak. Dükkanların bu özel günlere adapte olma hızı çok şaşırtıcıdır.
Fark etmiyor musunuz? Yılbaşı geliyor, Hristiyanlığa ait tüm sembolleri, dini bayramdır, kültürümüzle alakası yoktur demeden dükkanların vitrinlerinde sergileniyor. Çevrede bunu alacak Hristiyan nüfus yok, yok ancak bunun da yolunu bulmuşlar, Noel kutlaması için satılan sembolleri bu sefer Yılbaşı kutlaması bahanesi ile satıyorlar. Ramazan geliyor dünyanın en kapitalist şirketleri, din ırk gözetmeksizin milletin parasını almak için ürünlerinin üzerine dini motifler işliyor. Ramazan ayına kadar millete yüzde 45 ile kredi veren bankalar bile dini motifler içeren birlik beraberlik mesajları veren reklamlar yayınlıyorlar. Vitrinler “Ramazan” temalı süsleniyor. Ramazan ayından daha birkaç ay önce dans eden Noel baba ile vitrinlerini süsleyenler bu sefer Ramazan kolisi reklamı yapıyorlar.
Bakın 14 Şubat bahanesi ile telefonlarınıza gelen, internette önünüze çıkan reklamlar, 15 Şubat sabahı orada olmayacaklar. 14 Şubat’ta aldığınız çiçeği, gönderdiğiniz çelengi, eğlenmek için gittiğiniz mekânı 15 Şubat sabahı hatırlamayacaksınız?
Yani, duygularımızla, değerlerimizle ve o değerlere gösterdiğimiz önemle oynayarak bizi duygusal olarak manipüle etmeye çalışan, derdi biraz daha fazla kazanmak olan, paragöz bir güruhun ürünüdür 14 Şubat.
14 Şubat’a kadar zar zor cebinizde tuttuğunuz, 15’i gelince rahatlayacağız diyerek gözünüz gibi baktığınız üç kuruşunuza göz diken bir etkinliktir 14 Şubat. İçten pazarlıklı bir havası yok mu 14 Şubat’ın?
Biz de bu oyunlara bile isteye geliyoruz.
Aslında sevgi dediğiniz şey yılın her günü kapınızı çalıyor, sevgilinize, eşinize göstermeniz gereken bu sevgi yılın her günü bir ihtiyaçtır. Yapay olmaktan uzaklaşamıyoruz maalesef sevgilerimiz gibi aşklarımız da bir günlük. Tüketilmek üzerine kurulu. 14 Şubat günü aldığımız çiçeklerin kurumasından önce sevdiğimizden soğuyup uzaklaşıyoruz.
14 Şubat ilişkilerin ne kadar yüzeysel olduğunu anlatan başka bir etkinlik sadece.
Siz siz olun bu oyuna gelmeyin. Hediye almak için yarını beklemeyin.
Sevmek şimdi güzel yarın değil.