İncil’i okurken birçok karakter ile tanışırsınız ve onların hayatlarının İsa Mesih ile nasıl kesiştiğini, nasıl değiştiğini okursunuz.
İncil’in bütün odak noktası İsa Mesih’ tir. Etrafındaki tüm kişiler onun dünyaya geliş amacına hizmet etmek için oradadır. İncil’de kimsenin hayatı İsa Mesih’ten sonra eskisi gibi olmaz. Bu kişilerin en başında Meryem gelir.
Meryem, İsrailli, genç ve nişanlanmış bir kızdır. İsa Mesih kendisine müjdelenene kadar normal bir hayatı vardır. Ancak Tanrı onu seçer. İncil’deki tüm karakterler bir yük taşır. Bu yük kendilerine verilmiş haberin etrafta uyandıracağı anlayışın yüküdür. İsa Mesih’i taşımak (anlatmak, yaşamak) kolay değildir.
Meryem’in yükü biraz daha ağırdır. İsa Mesih ‘babasız’ dünyaya gelecektir. Ortadoğu toplumunda böyle bir haber, genç ve nişanlı bir kadın için felaket demektir. O yüzden Meryem’in Tanrı tarafından seçilmesi, yük taşıyan (hem fiziksel hem de duygusal) birisi olarak belirlenmesi hem bereket hem de büyük bir zorluk içermektedir.
Meryem Ana bu nedenlerle davranışı, iffetli yaklaşımı, ruhsal olgunluğu ile mükemmel bir örnektir. Noel zamanında İsa Mesih’in doğumu ile tekrar Meryem Ana’nın davranışlarını hatırlayıp kendimize örnek oluşturabiliyoruz.
Meryem Ana’nın örnek tutumunu, İncil’de az rastladığımız, kendi ağzından okuduğumuz cümlelerinden veya kendisi için yazılmış kutsal sözlerden çıkarabiliyoruz.
“Ben Rab’bin kuluyum” dedi Meryem, “Bana dediğin gibi olsun.” (Luka 1:38)
Meryem’in karşılaştığı haber ağır bir yük getiriyor olmasına rağmen, Tanrı’ya itaatini okuruz.
“Çünkü O, sıradan biri olan kuluyla ilgilendi. İşte, bundan böyle bütün kuşaklar beni mutlu sayacak. Çünkü Güçlü Olan, benim için büyük işler yaptı. O’nun adı kutsaldır.” (Luka 1:48-49)
Meryem’in ağzından duyulan tüm bu sözler, onun Tanrı’yı seven bir yapısı olduğunu gösterir. Meryem’in yüreği, kendisine verilen müjde ile doluydu ve İncil’de okuduğumuz tüm kişiler gibi Meryem’in de bunu yüreğinde taşıdığını okuyoruz.
Doğuş bayramı anlatısında, İsa Mesih doğduğunda çevresinde gelişen mucizeler ve olaylarda Meryem’in gördüklerini sakin bir ruh haliyle yüreğinde taşıdığını görüyoruz.
“Meryem ise bütün bu sözleri derin derin düşünerek yüreğinde saklıyordu.” (Luka 2:19)
Bunca zor durumdan geçtikten sonra Meryem’in yükü son bulmaz. Çünkü Meryem, İsa Mesih’in bu dünyaya bütün insanlık için feda olmak üzere geldiğini bilir ve Meryem’i, İsa’ya işkence edilirken çarmıh üzerinde öldürülürken yanında görürüz.
Meryem’in Tanrı adına taşıdığı yük, düşündüğümüz tüm acılardan ve yüklerden farklıdır. Bu yüzden Meryem Ana biz Hristiyanlar için müthiş bir özveri, iffet ve sevgi örneği içerir. O da Tanrı’nın planını gerçekleştirmek adına harekete geçmiş insanlardan biridir. Bu cümleyi ne onu ne de bu görevi canını vererek ortaya koymuş iman kahramanlarını sıradanlaştırmak için söylemiyoruz.
Ancak bu hizmeti yapmış tüm iman kahramanlarını onurlandırmak için söylüyorum. Hepsi İsa Mesih’i işaret etmek, onu göstermek için yaşamıştır.
Meryem Ana’nın İncil’de çok az diyaloğunu okuruz. Bunlardan birisi olan ve en son okuduğumuz cümlesi şudur:
“Annesi hizmet edenlere, “Size ne derse onu yapın” dedi.” (Yuhanna 2:5)
Bu cümleye bakarak Meryem Ana’nın kendisini değil, İsa Mesih’i işaret ettiğini görebiliriz.
Meryem Ana’ya birçok sıfat atfedildiğini, ona dua edildiğini ve Meryem Ana’nın kendileri için şefaat edebileceğini düşünen insanlar ile karşılaşıyoruz. Bu fikir İsa Mesih’i işaret eden, onu yücelten anlayışın tam tersidir. İsa Mesih odak noktasıdır; Meryem Ana bunu hayatı ile göstermiştir.
İsa Mesih’i odak noktasından çıkarmak Meryem Ana’nın ve diğer tüm iman kahramanlarının amaçlarının tam tersine hizmet eder. Meryem’i anlamak, Tanrımızı ve İsa Mesih’in tüm dünya için kendini feda eden anlayışını anlamaktan geçer.