“Hristiyanlıkta her şey serbest mi?” sorusu kiliselerimizde sık sık duyduğumuz bir sorudur. Maalesef kişiler Hristiyanlığı televizyonda izlediklerine göre değerlendiriyorlar. Birçok insan Hristiyanlığı ya sadece çevresinden duyuyor ya da televizyon programlarından öğreniyor.

 

Sorunun açılımı şudur: Avrupa’da, Amerika’da, insanlar bize göre daha ahlaksız bir hayat sürüyorlar ve o ülkeler toplumumuza göre ”Hristiyan ülkeler”dir; siz de Hristiyansınız, sizin dininiz bu kadar ahlaksızlığı nasıl kabul ediyor? Siz de mi ahlaksızsınız?

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir; ülkelerin bir dini olmaz, ülkeler canlı bir varlık değildir. Dini rejimlerin hüküm sürdüğü ülkelerde bile inanç, ülkenin değil ülkede yaşayan çoğunluğun inancıdır. Ülkelerin içerisinde yaşayan bireylerin dinleri veya inançları olur. Bireylerin oluşturduğu toplulukların inançları sayıca ne kadar büyükse bu rakam o inancın hanesine yazılır. Bu anlayış tek tip millet-din inancını getirir. Bu anlayışa göre bütün Araplar Müslüman, bütün Hintler Budist, bütün Avrupalılar da Hristiyandır gibi yanlış bir algı oluşur. Ancak dünya üzerinde Arap ve Hristiyan, Hint ve Müslüman, Avrupalı ve ateist olabilen bireyler vardır. 

Bu aracılıkla tekrar edeyim; millet ve din farklı farklı şeylerdir. Kaldı ki Avrupa’da ateist ve deist olarak yaşayanların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur.

Gelelim Hristiyanlığın ahlak anlayışına…

İnancın temellerini kişilerin davranışlarına göre değil, inancın söylediklerine göre değerlendirmek gerekir. Kişilerin davranışları inancın gerekleri ile örtüşüyor ise kişi inancını yaşıyordur ve o inanca mensup olur. Bir Hristiyanın ahlak anlayışını oluşturan şey İncil’in söylediklerini yapıp yapmamasıdır. Yapıyorsa Hristiyandır, yapmıyorsa değildir.

Bir Hristiyan eğer İsa Mesih’in sözlerini yerine getirirse Hristiyan olabilir. İncil bu durumla ilgili şöyle söyler:

“‘O’nu tanıyorum’ deyip de buyruklarını yerine getirmeyen yalancıdır, kendisinde gerçek yoktur.” (1.Yuhanna 2:4)

Hristiyanlığın ahlak anlayışı diğer tüm dinlerin ahlak anlayışından daha üstündür ve bir o kadar da zordur. Diğer inançların ahlak anlayışları şekle ve göstermelik durumlara bağlıyken İsa Mesih ahlak anlayışımızı yürek tutumlarına bağlar. Hristiyanlığa göre her şey günah veya günaha karşı koyma anlayışı yürekten kaynaklanır. Bir Hristiyan kendine hakim olmaya yüreğinden başlar. Mesela:

“‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur.”(Matta 5:27-28)

Yukarıdaki ayetlere göre, etrafımızdaki kurallar bize eşimiz dışında bir kişi ile beraberlik yaşayamayacağımızı söyler. Ancak İsa Mesih zinanın yüreğimizde başladığını ve gözümüzü bunun için kullandığımız zaman zinanın gerçekleştiğini yazar.

Yukarıdaki ayetin devamı şöyledir:

“Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.” (Matta 5:29-30)

O halde böylesine sıkı denetlemeden geçen bir ahlak anlayışı varken, başka insanların sapkın ahlak anlayışlarının Hristiyanlığa yapıştırılmasına neden olan şey nedir?

Bu yüzden Hristiyanlıkta daha üstün bir ahlak anlayışı vardır diyoruz. Bu ahlak anlayışı gücünü de İsa Mesih’ten ve onun sözlerinden alır.

Yazı, yazar vs. arayabilirsin!