Günümüz dünyası dikkatli bir şekilde gözlendiğinde çok ciddi bir sorunun var olduğu aşikardır. Savaşlar, soykırımlar, uyuşturucu kullanım oranı, köle olarak satılan kadın ve çocuklar, fuhşa zorlanan insanlar, hırsızlık, aç gözlülük ve güçlünün zayıfı yok ettiği bir sistemin içerisindeyiz. Maalesef ki insanlık bütün kötülükleri Hristiyanlığın geleneksel günah öğretisi üzerinden anlamak yerine, farklı felsefi kavramlar ve görüşler üreterek, gerçek Tanrı’dan uzaklaşma eğilimine girmiş ve günaha karşı duyarsızlaşmaya başlamıştır. Fakat bunların hiçbiri sorunun çözümünü ortaya koymamaktadır. Bu yüzden yaşanan her şeyin ana kaynağına derinlemesine bakılırsa asıl sorunun günah olduğu net bir şekilde ortaya çıkacaktır. Günahın etkisi çok büyük ve yıkıcıdır. Oysa ki Tanrı, insanı günahsız yaratmıştı. Tanrı suretinde yaratılan insanın nihai amacı Tanrı’yı hoşnut etmek ve yüceltmek olmalıydı.
Yaratılış böyleyken insanlık nasıl bu hale geldi? Hristiyanlığın günah öğretisi bu konuda ne diyor?
Başlangıçta Tanrı Adem’i ve Havva’yı Aden bahçesinde yarattığında onlarla harika bir ilişki içerisindeydi. Masum bir şekilde yaratılan Âdem ve Havva henüz utancı bilmiyorlardı (Yaratılış.2:25). Fakat bahçede kurnaz bir düşman vardı (Yaratılış.3:1). Bu düşman Adem’i ve Havva’yı ayarttı ve onlar Tanrı’nın ‘‘ağacın meyvesinden yemeyin” buyruğunu çiğnemiş oldular. Bu Tanrı’ya karşı itaatsizliğinin bedeli net bir şekilde ölümdü (Yaratılış.3:3). Her ne kadar Adem’in ve Havva’nın işlediği ilk günah ölümlü olmalarıyla sonuçlanmış olsa da aslında bu günah Emil Bruner’in ifadesiyle ‘‘bütün varoluşu boylu boyunca kesen bir yırtıktı”. Bundan sonra dünyada var olan bütün bozulma ve günah bu ilk günahın devamı olarak gelmiştir.
Kimileri bütün bozulma ve yozlaşma için Adem’i ve Havva’yı suçlamaktadır. Fakat Pavlus bu konuya Romalılarda net bir cevap vermiştir. Çünkü herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı (Romalılar.3:23). Kutsal Kitap’ın hikayesine baktığımızda ilk günahtan sonra Kayin Habil’i öldürmüş ve daha sonralarında insanın aklı sonrasında kötülükle olmuştu. Günahın mayası Âdem ve Havva aracılığıyla insanlığa bulaşmıştı ve herkes bu mayaya sahipti hatta bu mayayla doğuyordu. İnsanın günahlı bir şekilde doğduğunu, Davut’un ‘‘Nitekim suç içinde doğdum ben”(Mezmurlar.51:5), Pavlus’un ‘‘ölüm bütün insanlara yayıldı”(Romalılar.5:12) ifadelerinden anlaşılabilir. Bu bakış açısı Hristiyanlar arasında ‘‘orijinal günah” olarak adlandırılmaktadır. Orijinal günah düşüncesi Âdem ve Havva’nın günahının bütün insanlığa yayıldığı ve her insanın günahı doğuştan miras almasıdır. Mezmurlar ve Romalılar ‘ın yorumlanmasından ortaya çıkan orijinal günah teolojisi konusunda Hristiyan mezheplerinin fikir ayrılıklarının bulunduğunu bilmek gerekmektedir. Kimileri insanın doğuştan gelen günahını vurgulasa da bazıları bu ayetleri farklı yorumlamıştır. Orijinal günaha karşı çıkan kişilerin en güçlü savı orijinal kutsanmadır. Orijinal kutsanma teolojisi insanlığın Tanrı’nın suretinde yaratıldığı için insanın iyilik için yetkin ve kutsanmış (onur ve değer sahibi) olduğunu vurgulamaktadır. Her ne kadar insan yaratılışta kusursuz ve kutsanmış olsa da kanımca ilk(orijinal) günah bu yapıyı bozmuş ve doğası bozulan insan ve yaratılış bedeli ödemiş ve ödemeye devam etmektedir. Bütün Yaradılış ‘ın ilk başlangıçtaki huzuru ve esenliğe olan özlemi günümüzde net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Orijinal günah öğretisinin insan hayatında olumsuz bir yönelim oluşturması da kuvvetle muhtemeldir. İnsanlar zaten günahlı bir doğaya sahip oldukları için kutsal bir yaşam sürme motivasyonunu kaybedebilir. İsa Mesih’e iman ettikten sonra insanların yeniden doğma ve yeni bir yaratık olma düşüncesi bulunmaktadır. İnanlıların günah içerisinde günaha kayıtsız olarak değil, Rab’bin isteği uyarınca yaşamaları gerekmektedir. Rab kurtardıklarının Kutsal Ruh’la dolu, meyve veren bir yaşam sürmelerini istemektedir ve bu Hristiyanların ortak çağrısıdır. Fakat zaten günahlıyım ya da doğamda günah var düşüncesi insanı kutsal, değişen, Mesih’e benzer ve dönüşen bir hayat sürme isteği ve iradesinden uzaklaştırmaktadır.
Sonuç olarak Orijinal Günah dünyayı ciddi bir şekilde etkilemiştir. Fakat günah karşısında bir Hristiyan net bir anlayışa ve tutuma sahip olmalıdır. Günahın etkisi küçümsenmemeli, fakat umutsuz bir yaklaşıma da sahip olunmamalıdır. Kutsal olan Tanrı inanlıları kutsal bir yaşama davet etmiş ve Kutsal Ruh’u onlara vermiştir. İnsanın zayıflığı ya da bozulmuşluğu günah işlemek için bir bahane olmamalıdır. Günbegün Mesih’e benzer ve O’nun ışığını yansıtan bir yaşantıya sahip olmalıyız. Sadece ve sadece İsa Mesih’i izleyerek ve Kutsal Ruh’u takip ederek bu hayata sahip olabiliriz. Çünkü İsa Ölüme ve dikeni Günan’a karşı zaferi kazanmıştır. Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab yolunda verdiğiniz emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın. Sarsılmayın, Rab’bin işinde her zaman gayretli olun (1.Kor.15:58).