TANRISAL ÇAĞRI: KUTSALLIK

Günümüzde, değer yargılarımızın para, kariyer, refah gibi konular üzerine bina edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Saygınlığın, sevilmeye dair arzunun, maddi zenginlikle beslenebileceğine dair dünyasal bir inanç var. Böyle bir anlayışın olduğu dünyada, yaşamımızı gelip geçici değerlerin peşinde koşarak tüketiyoruz. Zamanın böyle bir düşünce yapısı ile aktığı  bir dünyanın içinde “kutsallık” kavramı kendi başına bizlere anlamsız gelmeye başlayabilir. Gelin birlikte Kutsal Kitap ışında “kutsallık” ne demektir? Bir Hristiyan olarak nasıl bir yaşama çağrıldık? Bu gerçeği keşfedelim.

Kutsallık kavramı, İbranice “Kadoş”, Grekçe ise “hagios” sözcükleri ile ifade edilir. Bu iki sözcük “ayrı olan”, “bir amaç için ayrılmış olan” anlamına gelmektedir. Yeşaya peygamber gördüğü görümde, Meleklerin Tanrı’ya tapınırken Tanrı’nın kutsallığını ilan ettiklerini beyan eder.

“Her Şeye Egemen RAB
Kutsal, kutsal, kutsaldır.
Yüceliği bütün dünyayı dolduruyor.”
(Yeşaya 6:3)

Tanrı’nın mükemmelliği karşısında meleklerin O’na sunduğu hayranlık Tanrı’nın Kutsallığından kaynaklanmaktadır. Kutsallık, Tanrı’nın hayranlık uyandıran görkemini bizlere ifade eder. Tanrı’mızı övebilecek birçok yön varken melekler onun kutsallığına vurgu yaparak tapınırlar. Çünkü Tanrı’nın kutsallığı bizlere karakterinin özünü anlatır. Tanrı günahtan ayrıdır. O’nda günah ve kötülük yoktur.

Habakkuk peygamber “Kötüye bakamayacak kadar saftır gözlerin. Haksızlığı hoş göremezsin.” (Hab.1:13a) diyerek bu gerçeği bizlere beyan eder. Tanrı’nın kutsallığı kendisinde bulunan her şeyi bizim yararımıza dönüştürür. Kutsallık aynı zaman da bizim için yaşam veren birçok olguyu içinde barındırır.

Kutsal Tanrı, Günahkar İnsan                                                                                                       

Tanrı insanlığı yaratığında, cennetinde, sonsuz bir yaşamın içinde var etti. İnsanların, ölümün, hastalığın, kaygının olmadığı bir dünyaları vardı. Yaratılışın amacı, Tanrı’nın yarattığı harika dünyanın içinde keyif almak ve O’nun sevgi dolu ilişkisi içinde yaşamaktı. Tanrı Adem’e dünya üzerinde egemenlik sürmesi için bir yetkide vermişti. Bunu Kutsal Kitap’ta şöyle okuyoruz.

Onları kutsayarak, “Verimli olun, çoğalın” dedi, “Yeryüzünü doldurun ve denetiminize alın; denizdeki balıklara, gökteki kuşlara, yeryüzünde yaşayan bütün canlılara egemen olun. (Yar.1:28)

Ama Âdem ve Havva şeytanın ayartmasıyla karşılaştıklarında Tanrı gibi olma arzusuyla günah işlediler.(Yar.3:5-6). Günahlarından dolayı Tanrı’nın kutsallığıyla yan yana kalamazlardı. Çünkü kutsallık doğası gereği günahı yargılar. Tıpkı güneş gibi…

Güneşe doğru yolculuk yapmaya kalkışırsak güneş doğası gereği bizi yakıp yok edecektir. İşte günah ile Tanrı’nın kutsallığının da yan yana olamayacağı gibi. Günaha düşmüş olan Âdem ve Havva da kutsallığın yargısı altında mahvolmamaları için Tanrı onları Aden bahçesinden çıkardı. Ve bütün insanlık günahın etkisiyle Tanrı’dan ayrı düştü.(Rom. 3:23). Bugün, dünya da günahtan dolayı ruhsal ölümün egemenliği altındadır.

Kendi sevap ve eylemlerimizle günahın yargısından kurtulamayız. Tanrı’nın arzusu, günahın getirdiği bu ayrımı ortadan kaldırmak ve bizi yaratılışın başına geri götürmektir. Kutsal Olan Tanrı bizler için hazırladığı tasarısından vazgeçmedi. İşte, kendi Kutsal doğası gereği günahı yargısız bırakmayacak olan Tanrı, İsa Mesih’te ululuğunu bir kenara bırakarak dünyaya tecelli etti.(Fil. 2:7-8) ve bizlerin günahının bedelini çarmıhta ölüp dirilerek ödedi. Kutsallığın doğası gereği gereken yargıyı, çarmıhta Mesih ile ödedi. İsa Mesih’in çarmıhı, günahlı insan ile kutsal olan Tanrı’nın tekrar buluştuğu yerdir. İsa Mesih’in günahlarımızın bedelini ödediğine iman eden herkes bu kurtuluşa sahiptir.(Rom.10:9-10)

Bu kurtuluşu kabul edenler için Mesih’in çarmıhı sayesinde; kutsallaşma, yani ayrı olma, yolculuğu başlamış olur.

 Tanrı’nın bu isteği uyarınca, İsa Mesih’in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal kılındık. (İbraniler 10:10)

Her Hristiyan artık İsa Mesih’in kanı altında Tanrı’nın gözünde kutsaldır. Rab İsa Mesih’in kanı sayesinde günahın ve ölümün yargısı altından “ayrılmış”(kutsal) olduk. Dünyasal yaşamın içerisinde günahla mücadelemiz iman yarışının sonuna dek sürecektir. Bundan dolayıdır ki dünyasal yaşamda Tanrı bizleri kutsal bir yaşama çağırır;

 “Sizi çağıran Tanrı kutsal olduğuna göre, siz de her davranışınızda kutsal olun.” (1.Petrus 1:15) ,

İsa Mesih’i Rab ve Kurtarıcı olarak kabul eden her Hristiyan, kutsal bir yaşam sürmeye çağrılmıştır. Tanrı’nın kutsal olun çağrısı, İsa Mesih’in benzerliğine dönüştürülme işidir. Sonuç bellidir, İsa Mesih geldiğinde veya biz ona gittiğimizde kutsal bir şekilde O’na benzer olacağız. Fakat o güne dek ölümlü bedenlerimizde halen günahın arzuları olacaktır. Kutsal bir yaşam için gereken güç Tanrı’nın lütfundan geçer.  Bizler günahın yıldırmasına aldırmadan gayretle kutsal olma çağrısına evet demeliyiz. Böylece Rabbin lütfunda her geçen gün kutsal bir yaşama doğru ilerleyeceğiz.

Sonuç olarak, yaşamımız da iki nihai çağrıya sahibiz. Biri dünyanın, diğeri Tanrı’nın… Dünya sevilebilmek için dünyasal zenginliğini kazanmaya çağırır. Tanrı ise bizi sevmiş, kurtarmıştır bunun sonucunda kendisinde kalmaya çağırır. Dünya’nın çağırısı sonunda hüsran vardır. Çünkü kazandığınız her şey yitip gidecektir. Tanrı’nın çağrısında ise bize karşılıksız verdiği sonsuz yaşama sahip olmakla canımızın kurtuluşu vardır. Değerli okur siz kendi yaşamınızda hangi çağrıya evet diyorsunuz?

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Popüler Yazılar