Okulların açılması iyi mi oldu, kötü mü oldu bilmiyorum. Trafik allak bullak, sabahın köründen akşamın karanlığına kadar koşuşturma başladı. Çocukları mahmur gözlerle uyandırıp, yarı uyur yarı uyanık okula gönderiyoruz. Servisin ardından bakan anneler, çocuğu için okula koşturan babalar, araba ile çocuğu derse yetiştirmeye çalışan ve sonra işe gideceğim diye koşturan ebeveynler… Ne ararsanız var. Okul, sadece çocukların gittikleri bir yer değil; veliler de onların taşımacılığını yapıyor.
Okul hayatınız bitse bile ister 19 yıl okul okumuş olun, ister eğitim hayatınızı ilkokuldan terk etmiş olun eğitim hayatınız ile olan bağınız, çocuğunuzun eğitim hayatının uzunluğu kadardır. Oğlu veya kızı üniversite okuyan anne babalar, çocukları üniversiteyi bitirene kadar emekli olmayı bekliyorlar. O yüzden “Ben okudum, bitti,” yok! Çocuklar okulu bitirinceye kadar siz de okuyorsunuz. Her sene binlerce veli, çocukların okuyacakları okulları araştırıyor; ilkokulundan, ortaokuluna, lisesine, üniversitesine kadar. Öğretmenlerinden okul çevresine kadar her şeyi araştırıyorlar.
İçimizdeki o korku ve aradığımız o umut, ilkokul sıralarından başlıyor. Öğretmenin yanına gidip veli olarak konuşmaya başladığımızda, öğretmenin ağzından dökülecek olumlu veya olumsuz cümlelere kitleniyoruz. Çocuklarımızın eğitim hayatları, yediğimiz yemekten ve giyimimizden daha önemli. Dişimizden tırnağımızdan arttırdıklarımızı çocuğun özel dersine, formasına, ayakkabısına ayırıyoruz. Çocuklarımızı da bu minvalde fedakârlık yapmaları konusunda uyarıyoruz. “Bak, senin için nelere katlanıyorum; çalış, büyük adam ol,” diyoruz.
Eğitim, en çok eleştirilen ve en çok umut edilen kavramdır. Bir meslek sahibi olmanın, para kazanmanın, hayatını idame ettirmenin eğitimden geçtiği anlayışı toplumun geneline sirayet etmiş. Ancak çevrede, eğitim almadığı halde iş güç sahibi olmuş ve hayatını kazanan birçok insan var. Bizler, bireyin eğitimini okuldan ibaret sanıyoruz. Ancak eğitim de öğretim de evden başlar; anne babadan, çevreden, komşudan, sokaktan başlar. Maalesef okul hayatı bile çevrede edinilen davranışları düzeltmeye yetmeyebilir.
Eğitimin geleceğe olan katkısı yadsınamaz. Anne babaları bu konuda teşvik etmek tabii ki önemlidir. Ancak eğitimin davranışlara, söylemlere inmediği bir eğitim sistemİ ki bu eğitim sistemi aileden kaynaklanır, oradan başlar uzmanlığında eğitimli, ancak davranışlarında eğitimsiz bireyler ortaya çıkartıyor.
“Eğitim şart” diyoruz ya hep. Bunun nedeni, toplumu şekillendirenin eğitim olması. Her birey, toplumu oluştururken öğrendiklerini topluma getirir ve başkalarını etkiler. Eğitimsiz bireyler, başka eğitimsiz bireyleri harekete geçirir. Toplum eğitimsiz bireylerle doldukça, bu yaşadığımız çevrenin her tarafına yansır. Okul, öğretmen, çevre seçtiğimiz kadar; çocuklarımızın davranışlarını iyi yönde şekillendirmeye zaman ayırırsak ne okul ne öğretmen ne de iyi bir muhitte iyi bir okul aramak zorunda kalmayacağız.
Sonuç olarak, okulların açılması sadece çocuklar için değil, ebeveynler için de yeni bir dönemin başlangıcını ifade ediyor. Bu süreçte hem çocuklar hem de veliler için zorluklar ve fedakârlıklar kaçınılmaz. Ancak bu yoğun tempo, uzun vadede çocukların eğitimi ve gelecekteki başarıları için atılan önemli bir adım olarak değerlendirilmeli. Ebeveynler olarak çocuklarımızın en iyi eğitimi alması için gösterdiğimiz çaba, onların hayatında derin izler bırakacaktır. Unutmayalım ki bu yolculukta hem onlar hem de bizler, her geçen gün öğrenmeye ve gelişmeye devam ediyoruz.