Her yıl 3 Aralık’ta anılan “Engelliler Günü” toplumsal farkındalık yaratmak ve engelli bireylerin haklarını savunmak amacıyla ön plana çıkar. Ancak, dünyada ve ülkemizde engelli bireyler hala yeterince değer görmemekte ve toplumdan yeterince destek bulamamış kesimlerinden biri olarak görülmektedir. Bu durum, yalnızca bireyler için değil, tüm toplum için büyük bir kayıptır. Örneğin, Türkiye’de engelli vatandaşların eğitim ve istihdam alanında karşılaştığı zorluklar, diğer bireylerin yanı sıra engelli bireylerin de potansiyellerini gerçekleştirmelerini engellemektedir. Engelli bir birey fiziksel engelleri (çıkış rampası, kendisi için ayrılmış bölümler vb…) aşamamasının ana nedeni önyargıların varlığından kaynaklanmaktadır. Engelli bir bireyin iyi bir eğitim alamadığı ve meslek edinme fırsatına sahip olamadığı bir ortamda, bu kişinin topluma katkıları sınırlı kalır ve bu durumda toplumun genel ilerlemesinden söz edilemez.
Toplumda Engelli Bireylere Değer Verilmemesi
Engelli bireylere değer verilmemesi, birçok farklı alanda kendini göstermektedir. Eğitimde, sağlık hizmetlerinde, istihdamda ve sosyal hayatta karşılaştıkları engeller, bu bireylerin yaşam kalitesini düşürmekte ve toplumun genel refahını olumsuz etkilemektedir. Engelli alanlarına park eden arabalar, engelli alanlarının özensizce kullanılması bu kişilere verilen değerin, çevresel faktörlerin değişiminden öteye gitmesi gerektiğini bizlere gösteriyor.
Özellikle okullarda engelli öğrencilerin fiziksel ve eğitimsel ihtiyaçlarına yönelik yetersiz altyapı, bu bireylerin sosyalleşme ve entegre olma fırsatlarını kısıtlamaktadır. Örneğin, birçok okulda engelli öğrenciler için yeterli özel eğitim programlarının olmaması, bu bireylerin çıkarlarının göz ardı edilmesine ve sosyal izolasyona neden olmaktadır.
Sağlık hizmetleri açısından bakıldığında, engelli bireylerin ihtiyaç duyduğu özel bakım ve rehabilitasyon hizmetlerine erişim konusunda sıkıntılar yaşanmaktadır. Devlet hastanelerinde veya özel sağlık kuruluşlarında engelli bireylere yönelik ayırıcı uygulamalar ve önyargılar söz konusu olabilmektedir. Bu durum, engelli bireylerin sağlık çıkarlarının çiğnenmesine ve yaşam kalitelerinin düşmesine yol açmaktadır.
Toplumun Geriye Gitmesine Neden Olan Unsurlar
Engelli bireylere karşı toplumda var olan önyargılar, sadece bu bireylerin yaşamlarını etkilemekle kalmaz, aynı zamanda medeni bakış açısının topluma kazandırılmasını da yavaşlatır. Bir toplumun güçlenmesi için her bireyin potansiyelini gerçekleştirmesi gerekmektedir. Engelli bireyler, uygun koşullar sağlandığında topluma büyük katkılar sunabilirler. Ancak mevcut sistemde bu bireylerin yeteneklerinin fark edilmesi ve değerlendirilmesi zorlaşmaktadır.
İstihdam alanında, engelli bireylerin iş bulma oranları oldukça düşüktür. Birçok işveren, engelli bireyleri işe almaktan çekinmekte, bu da toplumsal adaletin sağlanmasını engellemektedir. Bir iş ilanında, ilanın iç dinamiklerinde “engelli” bireylere yönelik ayrıntılar göremezsiniz. İlana konu olan iş, engelli bireyeler için de bir fırsat sunabilecekken işveren, işin engelli bireyler için de açık olduğunu belirtir bir ifadeden kaçınır.
Sonuç olarak, engelli bireylere değer verilmemesi ve onlara kötü davranılması, toplumumuzun sosyal yapısında derin yaralar açmakta ve toplumu değiştirme açısından zayıf kalmaktadır. Engelli bireylerin sorunlarına duyarsız kalmak, onların sadece bireysel yaşamlarına değil, toplumun genel refahına da zarar vermektedir. Engelli bireylerin eğitime, sağlığa ve istihdama eşit erişim hakları olduğunun farkında olmak, toplumun ilerlemesi için kritik bir adımdır.
Engelli bireylerin karşılaştığı güçlüklerin farkında olmak ve onları desteklemek, toplum olarak hepimizin sorumluluğudur. Eğitimde ve sosyal hayatta daha kapsayıcı bir yaklaşım benimseyerek, engelli bireylerin potansiyellerinin gerçekleştirilmesine katkıda bulunabiliriz. Bu yolla, herkesin eşit hak ve fırsatlara sahip olduğu bir toplumu inşa etmek mümkün olacaktır. Unutulmamalıdır ki, engelli bireyler sadece bir engel olarak değil, toplumun ayrılmaz bir parçası olarak değerlendirilmelidir.