Ülkemizin gündemi uzun zamandır seçim tartışmaları ile meşgul. Aslında bakarsanız “Hristiyan Forum” olarak uzun zamandır bu konuda bir yazı yazmak, bir şeyler karalamak istiyorduk. Ama hayatımıza daha yoğun ve çok daha önemli bir olay girdi, deprem…
Birçoğunuzun da katılacağı üzere, dünya üzerinde hiçbir şey insan yaşamından daha önemli değildir. Zira Tanrı dünyayı insan için yaratmıştır. İlk insan yaratıldığında bir seçim yapmak üzere kendi kararıyla baş başa kalmıştır. İlginç olan şudur ki insanın ilk seçimi, insan ırkını Tanrı’nın verdiği harika Aden bahçesinden çıkmak zorunda bırakmıştır. Bahsettiğim bu seçim Âdem ve Havva’nın seçimidir ve onların günahı bizi Tanrı’dan uzaklaşmıştır. Seçimlerimiz hayatımızın gidişatını belirler.
İnsan ırkı, Adem ve Havva’dan itibaren hep bir seçim yapmak zorunda kalmıştır. Bu seçimler bizi kimi zaman yaşama kimi zaman ise ölüme götürmüştür. Dünyada sanayileşme akımı başladığı zamandan bu yana insanlar, kendilerini yönetecek kişileri kendileri seçmeye başlamıştır. Ülkemizdeyse Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte bizim de seçim maratonumuz başlamıştır.
“Seçmek” bize verilmiş bir armağandır. Bazı olguları seçemiyoruz; doğduğumuz yeri, ailemizi, soyadımızı, adımızı ve hatta bazen evleneceğimiz insanı bile seçemiyoruz. Hayatımız kendi belirlediğimiz veya belirleyemediğimiz seçimlere bağlıdır. Ancak Tanrı’da durum bu şekilde işlemiyor.İnsanlığın başlangıcından bu yana Tanrı bize seçme şansı vermiştir ve ne yazık ki şu anda içinde bulunduğumuz duruma bakarak doğru seçimler yaptığımızı söylemek güçtür.
Adem’in ilk oğlu olan Kayin için Tevrat’ta şu ayetleri okuruz.
“Doğru olanı yapsan, seni kabul etmez miyim? Ancak doğru olanı yapmazsan, günah kapıda pusuya yatmış, seni bekliyor. Ona egemen olmalısın.” (Yaratılış 4:7)
Kayin ise bu ayetlerin hemen sonrasında kardeşini katletti. Yani doğru ve yanlışı birbirinden ayırt edebilmek için bizlere verilmiş “özgür irade” ne yazık ki doğruyu seçmekte zorlanıyor. Doğru olan şeyi Tanrı’nın ağzından duysak bile doğruyu seçmek bize zor geliyor. Birkaç gün sonra seçime gidecek ülkem insanlarının kafalarındaki doğruların neler olduğunu bilmiyorum, hepimizin bir doğrusu var, ancak Tanrı’ya göre doğru olanın ne olduğu bizim doğrularımızdan daha önemlidir.
Yine Tevrat’ta şu ayetleri okuruz,
“İşte bugün önünüze yaşamla iyiliği, ölümle kötülüğü koyuyorum.” (Yasanın Tekrarı 30:15)
Musa peygamber bu cümleleri İsrail kavmine söylemiştir. Tanrı’nın sesini açıkça duyan Musa peygamber, halka neyin doğru neyin yanlış olduğunu açıkladıktan sonra yapacakları seçimin yol açacağı sonuçları da bildirir. O halde bize kimsenin doğruyu ve yanlışı söylemesine ihtiyaç duymuyoruz çünkü doğruyu da yanlışı da biliyoruz.
Seçimlerimizi etkileyen şeyler isteklerimiz ve karşı koyamadığımız arzularımızdır. Kötüyü de iyiyi de seçmek bizim için bir sorun teşkil etmiyor çünkü kötüyü de iyiyi de bilerek seçiyoruz. Ancak Tanrı’nın isteği, işte iyi olan odur. Oturup yaptığımız seçimleri düşünelim. Yapacağımız seçimleri düşünelim. Yaşarken birçok seçim yapan bizler için, asıl seçimin Tanrı’nın isteğini yerine getirmek olduğunu yukarıdaki ayetlerde dendiği gibi “iyi ve kötüyü ölümle yaşamı” seçmemiz gerektiğini anlamamız gerekiyor.
Seçimlerinize ne kadar değer veriyorsunuz? Seçimleriniz üzerine düşünüyor musunuz? Seçtiğiniz şeyi, kişiyi, hayatı neden seçtiniz? Motivasyonlarınız, istekleriniz nedir? Seçimlerinizin geleceğinizi, sadece kendi geleceğinizi değil başkalarının da geleceğini etkileyeceğini biliyor musunuz?
Bu sorular yapacağımız seçimlere değer vermemiz gerektiğini gösterir. Çünkü yukarıdaki soruların cevapları kendi içerisinde pişmanlık da barındırabilir sevinç de…
Seçim günü sandığa gitmeden önce gömleğinizi, ayakkabınızı seçeceksiniz; oy kullanacağınız yere taksi ile mi yoksa yürüyerek mi gideceğinizi seçeceksiniz, saat kaçta gideceğinizi seçeceksiniz ancak kimi neden seçtiğinizi bilmeden giderseniz yaptığınız seçim daha sonra size pişmanlık olarak geri dönecektir.
Seçeceğiniz hangi parti, hangi Cumhurbaşkanı adayı olursa olsun, seçimlerinizi neden yaptığınızı düşünmek, seçim yapmadan önce seçimlerinize kafa yormak en iyi yoldur. Seçimin sonucunda kim kazanırsa kazansın, biz Hristiyanlar için sonuç değişmeyecek. Bizi yönetmek için gelen kişinin Tanrı’nın isteği ile oraya geldiğini ve tüm seçimlerimizin sonucunda Tanrı’nın asıl egemen olduğuna inanmaya devam edeceğiz. İncil’e göre yöneticileri seçen Tanrı’dır, isteğimize uygun olsun olmasın her şeyin iyisini Tanrı bilir.
İncil’de yönetimler için:
“Herkes, baştaki yönetime bağlı olsun. Çünkü Tanrı’dan olmayan yönetim yoktur. Var olanlar Tanrı tarafından kurulmuştur. Bu nedenle, yönetime karşı direnen, Tanrı buyruğuna karşı gelmiş olur. Karşı gelenler yargılanır. İyilik edenler değil, kötülük edenler yöneticilerden korkmalıdır. Yönetimden korkmamak ister misin, öyleyse iyi olanı yap, yönetimin övgüsünü kazanırsın. Çünkü yönetim, senin iyiliğin için Tanrı’ya hizmet etmektedir. Ama kötü olanı yaparsan, kork! Yönetim, kılıcı boş yere taşımıyor; kötülük yapanın üzerine Tanrı’nın gazabını salan öç alıcı olarak Tanrı’ya hizmet ediyor. Bunun için, yalnız Tanrı’nın gazabı nedeniyle değil, vicdan nedeniyle de yönetime bağlı olmak gerekir. Vergi ödemenizin nedeni de budur. Çünkü yöneticiler Tanrı’nın bu amaç için gayretle çalışan hizmetkârlarıdır. Herkese hakkını verin: Vergi hakkı olana vergi, gümrük hakkı olana gümrük, saygı hakkı olana saygı, onur hakkı olana onur verin. ” (Romalılar 13:1-7) der…
Bu yüzden Hristiyanlar olarak eninde sonunda Tanrı’yı ve onun isteğini seçtiğimizi ve bu durumun yaptığımız tüm seçimlerden daha önemli olduğunu biliyoruz. Bizler de vatandaşlık görevimizi yerine getirmeli ve her birimiz oy kullanmalıyız. Bunu yaparken vatandaş olarak ülkenin geleceğini ve Tanrı’nın iradesini düşünerek hareket etmeliyiz. Seçilecek olan yöneticiler ise çok dikkatli bir şekilde işini yapmalıdır. Zira Tanrı’nın yönetmek için kendilerine izin verdiği bilinçle hareket etmezlerseTanrı’nın yargısının üzerlerinde olduğunun farkında olmalıdırlar. Görüyorsunuz ya, seçtiklerimiz de seçim yapmak zorundalar.
Tanrı’nın seçimlerinize egemen olmasını diliyoruz. Pişmanlık duymayacağınız seçimler, seçtiklerinizi Tanrı’nın isteğine uygun bir şekilde seçmekle mümkündür. Seçim günü bu yürek ile sandıklara gideceğiz. Seçilenler de bu yürek ile bizleri yönetmelidir. Bize göre eninde sonunda Tanrı ve onun isteği kazanacak; bu bizim isteğimize uygun olsun veya olmasın Tanrı kadir olan, herşeyi gören ve her şeye egemen olandır.
Böylece unutulmamalıdır ki hayatımızı yönlendiren olaylar ve olgular seçimlerimiz neticesinde oluşur. İlk olarak bu fikri kabullenip daha sonra seçimlerinizde Tanrı’nın düşüncesini önünüze koymalısınız. Bu şekilde daha mutlu bir hayat yaşayacağımızı düşünüyorum.
Mesih’in düşüncesi ve bilgeliği her birimizde egemen olsun.