Annelik Üzerine

Güneşin alası çok

Her evin çilesi çok

Analar çeker yükü

Kimsenin bilesi yok

Gelin çiçek verelim

Yollarına serelim

Sevgi dolu türkülerle

Annemize verelim

Çocuğa bakar anne

Evine tapar anne

Gece gündüz çalışır

Yarını yapar anne

Gelin çiçek verelim

Yollarına serelim

Sevgi dolu türkülerle

Annemize verelim

Bir zamanlar dilimize pelesenk olmuştu bu türkü. Anneliğin çileli durumunu ne güzel anlatıyor değil mi? Türkü içerisinde, Anneliğe duyulan minnettarlığı da anlatır. Karakter gelişiminizde annenizin rolü yadsınamayacak kadar önemlidir. Annenizin veya babanızın şu anki halinizdeki etkisi büyüktür. Toplum olarak annemizin bir kopyasıyız. Anne aile düzenine sıcaklık katar, onların özverileri sayesinde okuyan, yaşayan, öğrenen kişileriz. Eğer anneniz “yemedim yedirdim, giymedim giydirdim” diyorsa bu cümleyi eksiksiz yerine getirmiştir. Cennetin, annelerin ayakları altında olduğunu söyleriz. Bizleri onlar kadar düşünen kimse yoktur. 

Arkadaşlarımın çoğu hasta olduklarında “eşim” demezler “anne anne” diye acılarını paylaşırlardı. Bizi biz yapan değerlerin çoğunu onlardan aldık. Toplumumuzda babaların zamanlarının çoğunu dışarda geçirmeleri yüzünden anneler çocukların sorumluluklarını kendileri üstlenirlerdi. Hasta olduğumuzda da yanımızdadırlar, üzgün olduğumuzda da acılarımızı onlara söyleriz, mutluluklarımızı da ilk önce onlar ile paylaşırız.

Toplum maalesef çocukların sorumluluklarını babanın üzerinden alıp anneye vermiştir. Bu rol karmaşası yüzünden anneler yalnız kalamazlar, çocuklara bakma yükümlülüğü, onların hastalıklarını, eğitimlerini, arkadaş çevrelerini takip etme yükümlülüğü annelerin omuzları üzerindedir. 

Ergenliklerinde çocukların kötü davranışlarına maruz kalırlar ancak onları sevmekten vazgeçmezler. Birçoğumuz ergenlik ve gençliğimizin asi yıllarını annemize yük olarak geçiririz ancak annelerimizden hep destek buluruz. Ne yazık ki toplumumuz annelerimizi saymaz, onları ikinci plana iter. Onların özverileri görünmez. Kadın olarak, dövülür, kötü davranışlar ile karşılaşırlar hatta öldürülürler. Ülkemizde annelik gereken değeri görmez. Kadın cinayetlerinin önemli bir bölümü çocukların gözleri önünde öldürülen annelerden ibaret. Ne anneliğe ne de anneliğin getirdiği özverili hayata saygımız var. 

Küçük çocukların bile güle oynaya annelerine sövdüklerini görüyorum. Toplumda, anneye küfür öyle normalleşmiş ki küçük çocuklardan yetişkinlere kadar insanlar birbirlerine merhaba der gibi annelerine sövüyorlar. Hiç öyle çevrenize bakmayın bunu yapan sizlersiniz. Anneyi, eşi, namus idolü yapan bu toplum anneye küfrü normalleştirmiştir. Bu o kadar normalleşmiş ki küfür edenler bu küfrün ağırlığının farkında olmadan birbirlerine sövüyorlar.

Birbirlerine bu şekilde küfür eden iki çocuğa, “söylediğinin farkında mısın?” diye sordum, çocuklar yüzüme garip garip baktılar. Çocukların küfür ettikleri kadın, birinin annesi diğerinin de teyzesiydi. Ancak, ne o çocuk annesine küfür edildiğinin farkındaydı nede diğeri teyzesini aşağıladığının farkındaydı. Namus kavramı üzerinden konuşulduğunda kimsenin mangalda kül bırakmadığı bu toplumun iki yüzlülüğü mide bulandırıcı seviyededir. 

Anne o kadar zayıflatılmış bir figür ki bu toplumda onun üzerinden söylenen tüm kötü sözler ya bir şaka malzemesidir ya da normal bir konuşmadır. En acısı da kimse bu durumun farkında değil. Babamızı şeref, onur, namus gibi kavramlar ile anarken annemizi bir şaka veya küfür malzemesi olarak günlük konuşmalarımızın arasında sıkıştırıyoruz. 

Umarım bu yazı, sözlerinizin ne kadar acı verici olduğunu ve ne kadar derin bir ağırlık taşıdığını size hatırlatır. Umarım birisi yüzünüze baka baka bu cümleleri size söylerken bunun samimiyetin değil ancak iğrençliğin bir göstergesi olduğunun farkına varırsınız. 

Hayatımızı değiştiren ve şekillendiren bu değerli varlığın önemini cümlelerimizde, pratiklerimizde göstermedikçe hayatımızdaki iki yüzlülük sözlerimizden ve yaptıklarımızdan açıkça görünecek. 

Annenizi sevdiğinizi ve ona değer verdiğinizi düşünüyorum; maalesef kimse bu cümleye “hayır öyle değil” demiyor. O zaman söylemlerimizi, toplumun kullandığı kelimeleri değiştirmemiz ve anneleri el üstünde tutmamız gerekmez mi?

Eğer bir toplumda anneler evde oturan, çocukları ile ilgilenen, sessizce kocasını bekleyen, konuşmayan, küçük bir sorunda öldürülen kişiler olmuşlarsa, konuşmalarımızda onları aşağılayacak şekilde konuşuyor isek ve bu toplum nezdinde normalleşmiş ise, anneler günü kavramından bahsetmek iki yüzlülüktür.

Anneler mayıs ayının ikinci haftasında bir günlüğüne anne olmasınlar, onlar konuşmalarınızda, davranışlarınızda, pratiklerinizde de anne olsunlar o zaman toplum değişir ve anneler gereken değeri görmüş olurlar.

Dünyanın cefakâr kadınları, Anneler gününüz kutlu olsun. Sizlerin sevgi dolu ellerinizden avuçlarınızın ayalarından öpüyoruz. Sizleri seviyoruz.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Popüler Yazılar