İSA MESİH KİMDİR?

İsa Mesih peygamber mi?

Evet, İsa Mesih Tanrı olmasının yanında aynı zamanda bir peygamberdir de. Ancak peygamberlik kavramı, Tanrı’nın sözlerini insanlara aktaran kişi olarak belirtilirse, İsa Mesih’i birçok ilahi özelliğinin dışında “aynı zamanda bir peygamber” olarak da tanımlayabiliriz.

“Tanrınız RAB size aranızdan, kendi kardeşlerinizden benim gibi bir peygamber çıkaracak. Onu dinleyin.” (Yasanın Tekrarı 18:15)

Yukarıdaki ayete göre İsrailoğulları özel bir peygamberin geleceğini düşünüyorlardı. İsa’nın döneminde de bu özel peygamberin gelişi beklenmekteydi. Bunu Yuhanna 1:21 de Yahya’ya gelen sorudan anlıyoruz:

“Onlar da kendisine, “Öyleyse sen kimsin? İlyas mısın?” diye sordular. O da “Değilim” dedi. “Sen beklediğimiz peygamber misin?” sorusuna, “Hayır” yanıtını verdi.” (Yuhanna 1:21)

 

İsa Mesih’in elçisi olan Petrus, vaazında (Elçilerin İşleri 3:22-23) İsa’nın o özel peygamber olduğunu ilan etmektedir.

“Tanrı’nın eski çağlardan beri kutsal peygamberlerinin ağzından bildirdiği gibi, her şeyin yeniden düzenleneceği zamana dek İsa’nın gökte kalması gerekiyor. Musa şöyle demişti: ‘Tanrınız Rab size, kendi kardeşlerinizin arasından benim gibi bir peygamber çıkaracak. O’nun size söyleyeceği her sözü dinleyin.” (Elçilerin İşleri 3:21-22)

 

Ancak İbraniler 1:1-8 ayetlerinde Oğul’un üstünlüğü söz konusudur.

“Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla birçok kez çeşitli yollardan atalarımıza seslendi.” (İbraniler 1:1)

İbraniler’de ve Yuhanna’da yazılmış ayetlere bakarak İsa Mesih’in sadece peygamber değil, çok daha fazlası olduğunu görürüz. Bu ayetlere göre İsa Mesih yaratıcı, yaşamı sürdüren, kurtarıcı ve Tanrı’dır (Yuhanna 1:1-3, 18, İbraniler 1:3). İsa Mesih kendisinden ve görevinden bahsederken sadece öğretme veya vaaz vermekten bahsetmiyor ( Matta 4:17-23).

 

 




İsa Mesih’in görevi neydi?

İsa Mesih’in tüm bu özelliklerini taşımasının özel bir amacı vardı. Kendisi insanlığın günahını kaldırmak ve Tanrı tarafından planlanan amacı yerine getirmek için kendi canını vermeliydi.

“Çünkü İnsanoğlu bile hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi.” (Markos 10:45)

Ayrıca İsa Mesih Tevrat ve Zebur’da geçen “kahinlik” görevini de almıştır.

“Ama Mesih, gelecek iyi şeylerin Baş kâhini olarak ortaya çıktı. İnsan eliyle yapılmamış, yani bu yaratılıştan olmayan daha büyük, daha yetkin çadırdan geçti. Tekelerle danaların kanıyla değil, sonsuz kurtuluşu sağlayarak kendi kanıyla kutsal yere ilk ve son kez girdi.” (İbraniler 9:11-12)

Bu şekilde eski zamanlardan beri Tanrı tarafından belirlenmiş olan kurban kanının günah örteceğine dair sistemi, İsa Mesih kendi kanını akıtarak sağlar ve O insanlık için yeni kurban olur. Akıttığı bu kan sayesinde dirilerek bir kâhin gibi Tanrı’nın önünde insanlar için şefaat eder. İsa Mesih aynı zamanda bir Kral’dır. İsa Mesih’e iman eden kişiler bir halk veya topluluk oluşturur. Bu topluluğun İsa Mesih’in belirlediği prensipleri olur, İsa Mesih’i hayatlarının yöneticileri olarak görürler, onun amaçlarını yerine getirirler.

“Ama siz seçilmiş soy, Kral’ın kâhinleri, kutsal ulus, Tanrı’nın öz halkısınız. Sizi karanlıktan şaşılası ışığına çağıran Tanrı’nın erdemlerini duyurmak için seçildiniz.” (1.Petrus 2:9)

Kutsal Kitap’ta bu halk, Tanrı’nın aralarında yaşadığı bir ulus olarak görülür.

“Davut’un tahtı ve ülkesi üzerinde egemenlik sürecek. Egemenliğinin ve esenliğinin büyümesi son bulmayacak. Egemenliğini adaletle, doğrulukla kuracak Ve sonsuza dek sürdürecek. Her Şeye Egemen RAB’bin gayreti bunu sağlayacak.” (Yeşaya 9:7)

 

İsa Mesih nasıl Tanrı oluyor?

İsa Mesih, İncil’de ‘Söz’ olarak tasvir edilir ve Yuhanna 1:1-4,14-18 ayetlerinde kendisinin vahiy, aracı ve yaradan olduğu vurgulanır. İsa’nın Tanrılığını İsa’nın kendisi hakkında söylediği sözlerden duyarız. Yuhanna 8:58’de İsa İbrahim’den önce var olduğunu söyler. Ayetteki varım ifadesinin aynısını Mısırdan Çıkış 3:14’te Tanrı da kullanır.

İsa direkt kendisinin ‘Yahve’ olduğunu ifade ediyor. Yuhanna 10:30’da aynı ifadeyi okuruz: Baba ve ben biriz. “Biriz” kelimesini öz veya amaç kelimeleri olarak yorumlayabilirsiniz ama İsa Mesih bu sözü söylediğinde, çevresindeki halk “Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun” diye itiraz ettiler (10:33). İsa Mesih onların bu itirazını düzeltmedi, çünkü kastettiği şey buydu. Ayrıca buna yakın bir ifade Yuhanna 5:17 ve Yuhanna 14:9’daki ayetlerde de görülür.

 

Ayrıca İsa da Baba’nın, Kutsal Kitap’ın, Musa’nın ve Yahya’nın kendisine tanıklık ettiğini söylerken mucizeleri kanıt olarak gösterir (Yuhanna 5:30-40). Bu mucizeleri 4 gruba ayırabiliriz:

Doğa: Suyun üzerinde yürümek, fırtınayı yatıştırmak, kalabalıkları doyurmak…

Ölüm: 3 kişiyi ölümden diriltmesi.

Ruhsal Dünya: Cinleri kovması veya onların üzerinde yetkisinin olması.

İnsan Bedeni: Körlük, sağırlık, sakat eli iyileştirmesi, kanamalı kadını iyileştirmesi…

 

Başka peygamberler de mucizeler yaptı ama bu kadar çok ve yetkiyle yapmadılar. Özellikle fırtınayı yatıştırmak ve suyun üzerinde yürümek, Tanrı’nın Tevrat ve Zebur’da yaptıklarına benzer mucizelerdir.

Bu yüzden bu mucizelere Tanrısal (Tanrıdan başka kimsenin yapamayacağı mucizeler) diyebiliriz ve bu mucizeler İsa Mesih’in Tanrılığını destekler. İsa Mesih’in Tanrılığını sadece kendisi veya yaptığı mucizeler belirleyemez. Başkalarının tanıklıkları da bunu destekler.

Yuhanna 1 ve İbraniler 1 bölümlerini yukarıda okuduk ancak bunun dışında Pavlus, Filipililer 2:5-11, Koloseliler 1:15-20, Romalılar 9:5 ve Titus 2:13 ayetlerinde İsa’nın Tanrılığını açık ve net bir şekilde vurgular. Filipililer 2. bölümde İsa’nın Tanrı’nın özüne sahip olduğunu, Koloseliler 1:15-20’de Tanrı’nın görüntüsü olduğunu ve Koloseliler 2:9’da Tanrı’nın doluluğunun O’nda (İsa Mesih’te) olduğu vurgulanır.

 

İsa’nın Tanrı’nın Oğlu olduğu meselesi Yuhanna 5:17-29’da açıklanır. Tanrı’nın Oğlu kavramı İsa’nın hem Davut oğlu olduğunu hem beklenen Mesih olduğunu açıklamak içindir. Tanrı oğlu itaatkardır (bu durum Yuhanna 5. bölümde net bir şekilde açıklanır).

İsa Tanrı olduğu halde neden çarmıhta ölmesi gerekiyordu? Tanrı neden bizi sadece bağışlamadı?

Bu konu ile ilgili İncil şöyle söyler:

Tanrı Mesih’i, kanıyla günahları bağışlatan ve imanla benimsenen kurban olarak sundu. Böylece adaletini gösterdi. Çünkü sabredip daha önce işlenmiş günahları cezasız bıraktı. Bunu, adil kalmak ve İsa’ya iman edeni aklamak için şimdiki zamanda kendi adaletini göstermek amacıyla yaptı. (Romalılar 3:25)

Sınırsız ve sonsuz olan Tanrı bütün sıfatlarına uygun bir şekilde davranması gerekir. Yani başlıktaki soruda bir sorun var.

 

Evet, Tanrı bizi seviyor ama aynı şekilde Tanrı tam adil ve kutsal olmalıdır. Yani adaleti görmezden gelip sadece sevgi gösteremiyor. Adaletinin yerine gelmesi gereklidir, insanların günahlarının bağışlanması için bir tür yargı söz konusudur ve bu Tanrı’nın adalet anlayışında önemli bir yere sahiptir. İşte İsa Mesih’in ölümü bu durumda devreye giriyor. Çarmıh insana gösterilmesi gereken adaleti İsa Mesih’e yansıtır. Çarmıh ile Tanrı hem adaletini yerine getirdi hem de sevgisini insanlara gösterdi.

“Tanrı ise bizi sevdiğini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahkârken, Mesih bizim için öldü.” (Romalılar 5:8)

Kurban Bayramı’nda yapıldığı gibi günahların affı için bir kurban gerekir, bu kurban günaha karşılık kesilir. Yani kan akıtmak gerekiyor.

“Çünkü canlılara yaşam veren kandır. Ben onu size sunakta kendinizi günahtan bağışlatmanız için verdim. Kan yaşam karşılığı günah bağışlatır.” (Levililer 17:11)

“Nitekim Kutsal Yasa uyarınca hemen her şey kanla temiz kılınır, kan dökülmeden bağışlama olmaz.” (İbraniler 9:22)

Bu mantıkta kan= Günahtan Bağışlatma şeklindedir ancak bu durum kısa sürelidir; bu nedenle her sene bu yüzden kurban kesilir kurban kısa süreli bağışlanma sağlar zira insan sürekli günah işler ve sürekli kurban kesmelidir.

Ancak Tanrısal Mantık başka bir yol bulur: Sonsuz bir kurban (İsa Mesih ezeli bir varlıktır) = Sonsuz Günahtan Bağışlatma

“Başkâhin her yıl kendisinin olmayan kanla En Kutsal Yer’e girer; oysa Mesih kendisini tekrar tekrar sunmak için göğe girmedi. Öyle olsaydı, dünyanın kuruluşundan beri Mesih’in tekrar tekrar acı çekmesi gerekirdi. Oysa Mesih, kendisini bir kez kurban ederek günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda ortaya çıkmıştır.” (İbraniler 9:25-26)

İbraniler 2:9’da bu ölüm bizim kurtuluşumuz için uygundu.

“Dünyanın kuruluşundan önce bilinen Mesih, çağların sonunda sizin yararınıza ortaya çıktı.” (1.Petrus 1:20)

Bu ölüm zaten Oğul ve Baba’nın sonsuzlukta verdikleri bir karardı. Oğul itaatkâr olarak geldi ve Tanrı’nın verdiği görevi yerine getirdi (Yuhanna 17). İsa’nın çarmıhta ölümü sadece İncil’de değil, başka tarihi kayıtlarda da bulunur. Ünlü Romalı tarihçi Yosefus Antiquities adlı eserinin 3.bölümünde İsa’nın ölümünü tarihi kaynaklarda yazmıştır.

Yosefus bir Mesih izleyicisi değildi hatta bir putperestti, onun tanıklığı kanıt oluşturması açısından önemlidir. Bunun dışında farklı tarihçiler olan Tacitus ve Genç Pliny de İsa’nın ölümünü kabul ederler.

 

 

Dirilişi nasıl olur?  Neden İsa’ya tapınıyoruz?

İsa’nın dirilişi müjdenin bir parçasıdır. İsa Mesih’in dirilişi sadece bir ‘inanış’ değil, çeşitli insanların tanıklıkları da ileri sürülüyor (1.Korintliler 15:1-10).

Güçlü kanıtlar şunlardır: İsa’nın boş mezarı, dirilmiş İsa’yı gören kişiler (sadece elçiler değildi), elçilerin kişisel değişimleri (korkak Petrus’un birçok kişinin önünde konuşma yapması). Elçiler bu gerçeği benimsedikleri için canlarını korkmadan verebildiler. Kimse bilinen bir yalan için zulmü kabul etmez.

 

İsa’nın dirilişi bizim dirilişimizi temin eder (1.Korintliler 15:20-28, Romalılar 4:25). Yani İsa dirilmeseydi kurtuluşumuz olamazdı. Ölümü yenemeyen kişi kurtarıcı olamaz. Tanrı’ya tapınmak aslında en büyük görevimizdir; Mısır’dan Çıkış 25. bölümden 40. bölüme kadar Tanrı’ya doğru tapınmanın önemini görürüz(Mısır’dan Çıkış 32). Tapınma sadece kilisede yapılan bir şey değil, 7/24 yaptığımız her şeydir (Romalılar 12:1-2). Yani övgü sözlerimizin bir parçası, ayrıca O’na itaatimiz, güvenmemiz, O’nu sevmemiz de tapınmadır. Madem yukarıda İsa’nın Tanrı olduğunu gösterdik, O’na tapınmamız yerinde bir karardır.

 

İsa kendisine tapılmasını kabul etti.

“Tomas O’na, “Rabbim ve Tanrım!” diye yanıtladı.”(Yuhanna 20:28)

Vahiydeki ayetlere bakarsak Baba’ya da tapınacağız.

“Yaratıklar tahtta oturanı, sonsuzluklar boyunca yaşayanı yüceltip ona saygı ve şükran sundukça, yirmi dört ihtiyar tahtta oturanın, sonsuzluklar boyunca yaşayanın önünde yere kapanarak O’na tapınıyorlar.” (Vahiy 4:9)

İsa Mesih’e de tapınacağız.

“Sonra tahtın, yaratıkların ve ihtiyarların çevresinde çok sayıda melek gördüm, seslerini işittim. Sayıları binlerce binler, on binlerce on binlerdi. Yüksek sesle şöyle diyorlardı: “Boğazlanmış Kuzu Gücü, zenginliği, bilgeliği, kudreti, Saygıyı, yüceliği, övgüyü Almaya layıktır.” Ardından gökte, yeryüzünde, yer altında ve denizlerdeki bütün yaratıkların, bunlardaki bütün varlıkların şöyle dediğini işittim: “Övgü, saygı, yücelik ve güç sonsuzlara dek Tahtta oturanın ve Kuzu’nun olsun!” Dört yaratık, “Amin” dediler. İhtiyarlar da yere kapanıp tapındılar.” (Vahiy 5:11-14)

Bu ayetlere göre, hem Baba hem de Oğul eşit bir şekilde övülür, tapılır.

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir