Çok zor bir zamandan geçtiğiniz veya bir şey için çok dua ettiğiniz ama Tanrı’dan bir yanıt alamadığınız zamanlar oldu mu? Yeremya 33:3’de Tanrı diyor ki, “‘Bana yakar da seni yanıtlayayım; bilmediğin büyük, akıl almaz şeyleri sana bildireyim.’ Hristiyan yaşamında belki de en zorlayıcı deneyimlerden biri, dua ettiğimizde Tanrı’nın sessizliğiyle karşılaşmaktır. Kalpten gelen yakarışlarımıza yanıt alamadığımızda, sanki Tanrı uzaktaymış gibi hissedebiliriz. Tanrı’nın sessizliğinin birçok sebebi olabilir ama daha önemlisi bu sessizlik dönemleri, inancımızı sarsmak yerine, aslında bizi imanda derinleştirebilir.
Eyüp’ün hayatı dua ve Tanrı’nın sessizliği konusunda ilgi çekici bir örnektir. Tanrı’nın izniyle başına birçok bela gelen Eyüp’ün imanının sınandığını görürüz. Şeytan Eyüp’ün sahip olduklarını elinden aldığında Eyüp’ün Tanrı’ya sırt çevireceğini görmek istedi. Fakat Tanrı Eyüp’ün imanından emindi. Eyüp ilk önce hayvanlarını ve çobanlarını, sonra oğullarını, kızlarını ve daha sonra sağlığını kaybetti. Bunun yanı sıra Eyüp’ün eşi Tanrı’ya sırt çevirmesini istedi ve arkadaşları ise sürekli Eyüp’ü suçlayarak bu durumu zorlaştırdılar. Eyüp başına gelenlerden yakınıp dururken bunların hepsini Tanrı’ya birer dua olarak yöneltti. Fakat Tanrı uzun bir süre Eyüp’e hiç yanıt vermedi ve Eyüp imanından ödün vermeden dua etmeye devam etti. Sonunda Tanrı Eyüp’ü yanıtladı ve Eyüp’e Kendisiyle ilgili bilmediği birçok şey öğretti. Eyüp sessizlikte imanla Tanrı’yı beklerken Tanrı’yla daha derinden tanıştı.
Benzer deneyimleri yaşayan biri de Davut’tu. 22. Mezmur’u okuduğumuzda düşmanlarının etrafını sardığını, insanların onunla alay ettiğini ve vücudundaki acılardan bahsederken Mezmur’a şöyle başlıyor,
“Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?
Niçin bana yardım etmekten,
Haykırışıma kulak vermekten uzak duruyorsun?
Ey Tanrım, gündüz sesleniyorum, yanıt vermiyorsun,
Gece sesleniyorum, yine rahat yok bana. (Mezmur 22:1-2)
Tanrı’nın onu terk ettiğini ve dualarına yanıt vermediğini söyleyerek başlıyor fakat Davut’un Mezmur’u karamsarlıkla değil umut ile devam ediyor. Tanrı’nın onu kurtaracağını ve bu kurtarışla Davut’un Tanrı’yı ulusların önünde yücelteceğini söylüyor. Davut Tanrı’nın sessizliğinde Tanrı’yı aramaya devam etti. Bu örnekler gösteriyor ki, Tanrı’nın sessizliği O’nun yokluğu anlamına gelmez.
Kutsal Kitap boyunca Tanrı’nın sessiz kaldığı ama sonunda sadık kullarına derin karşılıklar verdiği birçok örnek vardır. İsa Mesih bile çarmıhta “Tanrım, Tanrım, beni neden terk ettin?” diyerek Mezmur 22’yi anımsatmıştır (Matta 27:46). Bu sözler, Tanrı’nın Oğlu’nun bile sessizlikle yüzleştiğini ve insanlık deneyimini en derin şekilde paylaştığını gösterir. Bu, iman yolculuğumuzda Tanrı’nın sessizliği karşısında yalnız olmadığımızı, hatta İsa’nın da bu yoldan geçtiğini bilmek açısından büyük bir tesellidir. Tanrı’nın sessizliği, O’nun sevgisinin sona erdiği anlamına gelmez; bazen bu sessizlik, bizi Mesih’e daha çok benzetmek için işleyen kutsal bir süreçtir.
Yakup kitabında denenmelerden ve zor zamanlardan geçtiğimizde sevinmemizi, çünkü bu denenmelerin biz de dayanma gücünü ve olgunluğu arttırdığını söyler. Denenmeler ve sıkıntılar geldiğinde Tanrı, O’na daha çok yaklaşmamızı, O’nu daha yakından tanımamızı ve O zorluklarda da O’nda daha da derinleşmemizi ister. Tanrı’yla bulunduğumuz ilişki derinliğinde keşfedecek şeyler kalmadığında daha da ilişkide derinleşmek O’nu daha iyi duymamızı ve tanımamızı sağlar.
Zorluklarda Tanrı’nın sessizliği imanımızın sınanmasını ve o sınanmadaki imanlı duruşta gelecek için dayanma gücü olur. Tanrı bu süreçte kişinin yüreğinde çalışmakta ve içimizde karakterimizi şekillendirmektedir.
Böyle bir dönemden geçtiğimizde Tanrı sözünde kalmaya devam etmeliyiz. Tanrı’nın sesini işitemediğiniz sürede sözünü okumaya devam edebiliriz. Kutsal Kitap bize Tanrıyla ilgili gerçekleri hatırlatır ve bu gerçeklerle imanda sağlam kalmamızı sağlar. Bu sürede kilise topluluğu ile bağlantıda kalmak çok önemlidir çünkü imanlı kardeşlerin dua ve teşvik sözleri bu süreçte iyi bir destek olacaktır. Bunun yanı sıra dua etmeye devam edinilmeli; suskunluk bile olsa dua bir iman eylemidir. Tanrı’nın varlığından ve dualarımızı işittiğinden emin olduğumuzun göstergesidir. Hala umudumuzun Rab’de olduğunun ispatı ve dua konumuzda beklentimizin devam ettiğini gösterir. Son olarak şükreden bir yürekle yaşamak bu dönemlerde yardımcı olacaktır. Tanrı’nın geçmişte yaptıklarını anımsamak imanımızı güçlendirecektir. Tanrı’nın şimdi sahip olduklarımızı sağladığını bilmek yüreklerimize esenlik verecektir ve Tanrı’nın geleceğimiz için iyi bir planı olduğunu bilerek şükrederek imanla bekleyebilir ve güç bulabiliriz.
Tanrı’nın sessiz olduğu anlar, yok olduğu değil; bizi büyüttüğü anlardır. Dua cevaplanmamış gibi görünse de Tanrı’nın planı işliyor durumdadır. Bu dönemlerde sabırla, imanla ve umutla beklemek, Tanrı ile yaşanan yaşamın önemli bir parçasıdır.
Tanrı’nın sessizliği zamanlarında imanla kalmak kolay olmasa da bu dönemler ruhsal büyümenin ve Tanrı’yla daha derin bir ilişkinin kapılarını aralayabilir. Sessizlik, bazen en güçlü konuşmadır; çünkü Tanrı, görünürde yanıt vermese bile kalbimizde çalışmaktadır. Dualarımıza hemen cevap gelmese de Tanrı hâlâ egemendir, sadıktır ve iyidir. Bu yüzden O’na güvenmeye, beklemeye ve umudumuzu O’nda tutmaya devam etmeliyiz. Çünkü Tanrı, sabırla bekleyenleri asla hayal kırıklığına uğratmaz.